top of page

Anket ve Test Sonuçları

Merhabalar, öncelikle test ve ankete ilgi gösteren tüm meslektaşlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum. Katılım maalesef beklentilerimin altında kalsa da yine de 365 kişiden 57 kişinin testi yapması bazı gerçekleri ortaya koyması açısından gayet yeterli bir sayı. Testi çözen kişi sayısı 58 idi fakat 1 kişi labaratuar teknisyeni olduğunu belirttiğinden onun cevaplarını anket sonuçlarından çıkardım. Yazıyı ilk hazırladığımda katılım 55 idi. Eklenen 2 cevabı da istatistiklere koyacağım. Fakat bundan sonra soruların cevaplarına dair istatistikleri değil de sadece anket sonuçlarını ve en alttaki soruya yaptığınız yorumları zaman zaman güncelleyeceğim. Katılımın az kalmasının nedeni umut ediyorum ki meslektaşlarımın ilgisizliği değil de testin uzun olmasından kaynaklanıyordur. Hızlıca hazırlanmış bir test olması dolayısıyla bir çok hatam oldu.. Cevapları hazırlama ise evden çıkış ile girişim arasında ortalama 11 saati geçtiği ve minumum 60 donörün geldiği son günlerde çok fazla zamanımı aldı, uykusuz kaldım. Bir çok imla, dilbilgisi hatta içerik açısından bile yetersiz kaldığım yerler olduğuna eminim tüm bu hatalardan dolayı hepinizden özür diliyorum. Test sorularında bir çok soruda net cevap şudur diyebilecek bilgiye sahip olduğumu düşünmüyorum. Bu süre zarfında bir çok ülkenin transfüzyon doktoruyla konuştum. Elimden geldiğince bilgi almaya çalıştım fakat kısıtlı zaman bazı konuların tamamen açığa kavuşmamasına neden oldu. Zaten anketin ve testin asıl amacı ekip doktorlarının tamamen rehberden kaynaklı bağışcıya yaklaşımı arasındaki farklarını ortaya koymaktı. Bunu da ortaya koyduğumu düşünüyorum. Öncelikle sizlere attığım son mailden sonra Medikal Direktörümüz arayıp haftaya toplantı olacağını ve benim de katılmamı istediğini söyledi. O an şaşırmakla birlikte umutlanmıştım zira hızlıca problemimiz çözülecekti ve buradaki üslubumu çok daha yumuşak tutacaktım. Fakat 2 saat sonra toplantının iptal edildiğini söyledi. Tahmin ettiğimden dolayı nedenini sormadım fakat çözüme bu kadar isteksiz bir yönetim anlayışına hayatımın en haklı mücadelesinde yumuşak bir üslup kullanmayacağımı baştan belirtmek isterim.

 

İsmini benimle paylaşma güvenini verebidiğim 23 kişiye teşekkür ediyorum. Yazı planı şu şekilde ilerleyecek önce anket cevapları ardından yorumlarınızı koyacağım. Ondan sonra soruların cevapları ve verilen cevapların istatistikleri olacak en son ise Değerlendirme ve Sonuç adı altında kaleme alacağım bir yazı olacak.

meslek.jpg

En hatalı olduğum soru bu oldu. Sorunun hem zorunlu tutulması hem de şıklar ile Doktor ve Müdür olarak iki şıkta tutulması gerekliydi. 57 kişiden 49 kişi yanıt verdi. Yanıt vermeyen 8 kişiden 1 tanesini ismini yazdığından dolayı ve o kişinin de doktor olduğunu bildiğimden dolayı 50 olarak sayıyorum. 50 kişiden 2 kişisi KBM Müdürü geriye kalan 48 kişi ise doktordu.

süre.jpg

5 Yıldan Fazla: 25 kişi 3-5 Yıl Arası: 4 Kişi 1-3 Yıl Arası: 11 Kişi 0-1 Yıl Arası:13 Kişi

Nerede Çalışıyorsunuz sorusu da anlamsız bir soru oldu. Burada paylaşmaya gerek olmadığını düşünüyorum.

 

Gelelim anketimizin en önemli sorusuna

farklilik.jpg

Mavi: 46 Kırmızı:6 Turuncu: 5 Kişi

 

Böyle bir durumun söz konusu olmadığına inanan arkadaşlarla aynı yerde çalıştığımıza inanmak güç gelse de yine de cevaplar bu şekilde.

kaynak yeterli mi.png

Bu anket sorusunu da sonda koymam gerekliydi. Fakat dediğim gibi böyle bir işe ilk kez giriştiğimden dolayı hatalarım oldu.

 

Cevaplara geçmeden önce testin sonunda yer alan “VAKİT AYIRIP CEVAP VERDİĞİNİZ İÇİN ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. ULUSAL KAN ÜRÜNLERİ REHBERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM” sorusuna cevap veren 31 arkadaşımızın yazdıklarını paylaşalım.

 

1- Rehber yetersiz ve çelişkili ifadeler var. Rehberde hiç değinilmeyen tıbbi durumlar var. Güncellenmesi şart

2- Bence oldukça yetersiz herşeyi detayli ve gerekçesiyle yazsalar çok daha iyi olur.boylece donore niçin almadığınızı göstererek açıklarız ve donor bunu görünce red verdik diye bize kızıp gitmemiş olur.ayrica hersey detaylı olursa tüm dr arkadaşlar aynı usulle çalışır insiyatif kullanmak zorunda kalmaz(KI INSAN SAGLIGI SOZ KONUŞU BURADA INSIYATIF KULLANMAK NE KADAR DOĞRU OLUR TARTISILIR ZATEN)sonuç itibariyle standart çalışma olduğu için hem hukuken hem de vicdanen hem kurum hem de personel zor durumda kalmaz.bunu düşünüp hazırlayanlara asıl ben teşekkür ediyorum

3-Sahada karşılaştığımızbi çok soruya cevap vermiyor.bu anlamda anketiniz çok önemli.

4-Sorular epeyce terletti 😊 çünkü büyük kısmı rehberde tanımlanmamış!! Ben olsam böyle yapardım diyerek yoruma dayalı cevapladım. Kolaylıklar dilerim. İyi bayramlar.

5-Tekrar güncelleme ihtiyacı vardır. Güncelleme yaparken redler daha net tanımlanmalıdır. Tanımlanmamış redler örneğin ilaçlar için gebelik kategorisine göre alabiliriz bunun bir standardı olsun diye gebelik kategorisi a ve b olan veya a, b ve c olanı alalım d grubunu almayalım gibi standartize edebilirsek kişiye göre farklar oluşmaz.
İlaveten hemonlinedeki red listeside güncellenmeli hatta olmayan tanılar için manuel tanı yazma imkanı olmalıdır. Teşekkür ederim ilginiz için

6-Son derece yetersiz. Doktoru çok tereddutte bırakıyor. Özelliklebazi ilaclarda hekim olarak korkuyorum, alıcıya zarar verir miyim diye.

7-Rehberde açık olarak belirtilmeyen red durumları için Bitam önderliğinde ek klavuz hazırlanmalı

8-Öncelikle anketiniz birçok karanlıkta kalmış noktaya ışık tutuyor.Emeğinize sağlık.Bunlar gibi rehberde olmayan durumlar için bildirim yapıp Kızılay Bilim Kurulundan görüş istemek ve buna göre değerlendirme yapmakta hem faydalı olacaktır hem de gelecekte yayınlanacak rehberlere ışık tutacaktır.

9-Rehber daha ayrıntılı ve net olmalı.Hekim yorumları farklı uygulamalara sebebiyet verince bağışçılarımızın güveni sarsılmaktadır .10-ulusal rehber yerine ret nedenleri hakkında geniş bir bilgi veren kaynak olsa bu sorulara daha net ve doğru yanıtlaya bilirdim.saygılarımla.

11- Para veya uyuşturucu karşılığı ilişki sorusu cevabı sınırlı bir soru. Pozitif sonuçların KBM de geri bildirimlerinde; para karşılığı olmayan riskli günübirlik ilişkilerden hastalık bulaşı olan donörlerle karşılaşıyoruz. DSF formlarında birinci soru '' Kan bağışcısı Bilgilendirilmiş Onam formu '' okudununuzmu sorusu kırmızı renkli okla yönlendirilmiş olarak ONAM FORMU sayfasına bağışcıyı okumaya yönlendirmeli. Kan Bağışcısı Bilgilendirilmiş onam formunun altına bağışcının el yazısıyla OKUDUM ANLADIM yazısı ve imzası eklenmeli.
Doğru cevapları mail adresime gönderebilirmisiniz.
TEŞEKKÜRLER

12-Cok tesekkurler güzel bir çalışma olmuş sonuçlarını paylaşırsak sevinirim

13-Guzel bir paylaşım. Mesela malarya için antikor testi saçmalığı var. Bu testi yaptıran yer Adana'da bulamadım. Bir rivayet Ankara diyor. Bundan dolayı ben yeni rehbere göre bir yıl almıyorum. Cerrahi mudalelerdede sıkıntımız var. Kişinin elini tabak kesiyor acilde suturr atılıyor. Bir yil kan veremiyor- Diş hekiminde kaplama yada normal çekim yaptıran kan verebiliyor. Rehber çoğu şeyi hekime bırakıyor. Ben eutroxtan hastaligi stabilse kan alıyorum İstanbul'da almadılar diyor donor. Daha bir sürü şey neyse teşekkürler.

14-yetersiz
açıklamalar tatmin etmiyor
red nedenle ilgili açıklamalar yetersiz

15-bazı konular çok tereddütlü, örneğin rekombinant insülin kullanan ve hiç komplikasyon olmayan kişiden neden kan almayalım, ilaçlarla ilgili bilgiler ise çok yetersiz birçok tereddütlü konuda daha önceki iki rehberi harmanlayarak sonuca varmaya çalışıyorum

16-Rehberin ilaçları ve şu anda içerikte bulunmayan tıbbi durum ve hastalıkları da kapsayacak şekilde acilen güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Mevcut haliyle son derece yetersiz. Çoğu zaman hekim arkadaşlarımızdan, başka kaynaklardan ve internetten bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Bazen gereksiz dönor kaybına neden olabiliyor. Çok güzel bir işe vesile oluyorsunuz. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

17-Kesinlikle daha ayrıntılı olarak güncellenmelidir. Ayrıca diş çekimi ile dikiş ve diş ameliyatı vb nde 7 gün olayı ile ilgili bir soru yoktu burada.ama kulak deliği 1 yıl. Saygilar başarılar…

18-rehber yetersiz,umarım bu çalışmalarla daha iyi daha detaylı rehber elde edilebilir.ancak o kadar geniş ve datylı yapılabilir mi bilmiyorum.

19-şubat 2017 tarihinde fetöden dolayı tazminatsız olarak işten atıldım. ve 2 ay önce kovuşturma olmadığına dair karar çıktı ve suçsuz olduğum ispat edildi ama olan bana oldu işimden oldum sadece
rehbere gelecek olursak yukarıdaki sorulara da bakarak rehberin ne kadar eksik olduğu görülüyor. inşallah çabucak düzeltili

20-daha açıklayıcı olabilir . Ekip başkanları toplantısında sataşa çalışanlarla bir çalıştay oluşturulup buradaki sorular ve başka kafa karıştıran soruların cevaplarına ilişkin kitapçık yayınlanabilir. Emeğiniz için ben teşekkür ederim

21-REHBER ÖZELLİKLE İLAÇ BİLGİLENDİRMELERİ AÇISINDAN YETERSİZ,MALARYA ENDEMİK ÜLKE DEĞERLENDİRMELERİ AÇISINDAN GÜNCEL DEĞİL,HEKİMLERİMİZ DONÖRLERİMİZ,HASTALARIMIZ ALLAHA EMANET OLSUN

22-DAHA AYRINTILI OLMALI..DOKTORLAR ARASINDA BİR ELEKTRONİK BİR PLATFORM KURULUP İSTİSNAİ DURUMLARDA VE UYGULAMA KONULARINDA GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNDE BULUNULABİLİR.

23-Sahadaki doktorlardan da geri bildirim alınıp güncellenmesi gerekli,ayrıca düzenli olarak bu anket gibi vaka çalışmaları çok yararlı olacaktır,teşekkürler

24-Rehber maalesef birçok duruma net cevap veremiyor güncellenip ayrıntılara girilmesi ve surekli güncel tutulması lazım

25-Rehber zaman zaman sorularımın yanıtı olamıyor gerçekten. Tabii ki her türlü sorumuzun cevabının birebir olmasını beklemek doğru olmaz. Bazı genellemeler işe yarıyor olsa da özellikle ilaçlar konusunda daha ayrıntılandırılabilir. Bu alanda çalışma deneyimim oldukça az. Ancak mesleki deneyimimden yararalanarak karar vermeye çalışıyorum.

26-Dr. Bey önce mafyavari yapılaşma düzeltilmeli.Kızılayı parsellemişler.Birbirlerine çiftlik yapmışlar.İstediklerini alıyorlar istediklerini çıkarıyorlar.Personelin bir kısmı torpille gelmiş.Amirleri iş yaptıramıyor.Şöför bile red yapan doktoru istemiyor.Neymiş prim azalıyormuş.Güvenilir kan onlar için önemli değil.Müdür de şöförün kafasında oldu mu doktorları istedikleri tarafa çekiyorlar.

27-Rehberin epey bir açıklanması ve eksiklerinin giderilmesi elzemdir.

28-Yetersiz olduğunu düşünüyorum.kan bağışı doktorun kişisel yorumuna çok açık olmamalı mümkün olduğunca sınırları belirlenmiş olmalı.hekim yorumuna kaldığı zaman bağışçılarla çatışma yaşanabiliyor.çünkü bir önceki hekim kendi yorumuyla bağışı kabul veya Red edebiliyor bir sonraki hekim tam tersi karar verebiliyor.

29-Rehber genel hatlarıyla fikir vermekte olup kesin sonuca vardırmamaktadır. Yetersiz olduğu aşikardır. Günümüz teknolojisine uygun hale getirilmelidir. Ancak hiç bir zaman keskin çizgiler çizmesini beklememek gerekir

30-Rehber yeterli değil, çok sıkıntı yaşıyorum.sizin bu konudaki hassasiyetinizi içtenlikle paylaşıyorum.

31- sordugun sorular gercekten ter döktürdü ama bir kez daha rehberin genişletilmesi gerektigine kesinlikle kanaat getirdim.tabii ki doktorun kendi bilgi birikimiyle de degerlendirme yapması gerekiyor. ben primum non nocere felsefesiyle yaklaşırım saygılar eline saglık tesekkurler

Test Cevapları

1.soru.png

A-ferin Forte’un etken maddeleri şunlardır:

 

Parasetamol 650 mg,

Klorfeniramin maleat 4 mg,

(Boyar madde: Titanyum dioksit (E 171),

Kinolin sarısı (E 104) ) içerir.

 

Rehberimizde Grip Benzeri Ateşli Tablo başlığında şu şekilde yazmaktadır. “Semptomların bitiminden sonra en az 2 hafta” geçmesi gerekmektedir. A-ferin Forte’un içerisindeki etken maddelerde NSAİİ madde olmadığından dolayı cevabımız

 

“A-ferin forte içme nedeni sorgulanır. Ateşli bir hastalık nedeniyle yutmadıysa bağış kabul edilir.”

2.soru.png

Rehberimizde Romatoid Artrit ya da herhangi bir romatolojik hastalıkla ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Romatolojik hastalıklar, Otoimmun hastalıklar grubuna girdiğinden bulabileceğimiz konuyla ilgili tek bilgi şu şekildedir. “Otoimmun Hastalık:Organ Tutulumu olan Kişiler: Kalıcı Red”

 

Salazopyrin immunsupresif bir ilaçtır. Organ tutulumu olsun ya da olmasın immunsupresan içen bir kişiden dünyanın bir çok ülkesinde kan alınmaması önerilmektedir. Romatolojik hastalıklarla ilgili son 1 yıl içerisinde hastalığı kontrol altında tutmak için tedaviye ihtiyaç duymuşsa tedavi bitiminin üzerinen 12 ay geçmesi gerekmektedir. Immunsupresif ilaçları kulanan bir kişide enfeksiyon durumu baskılanabilir bu yüzden immunsupresif ilaç kullananlardan kan bağışı kabul edilmez. [1]

 

Romatoid Artrit Hakkında Birleşik Krallık’ta Otoimmun Hastalıklara Yönlendirilme Yapılmaktadır. Burada ise şu şekilde yazmaktadır.

 

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Eğer donör son 12 ay içinde hastalığı kontrol altında tutmak için tedaviye ihtiyaç duyduysa kan bağışlayamaz.

  2. Kardiyovaküsler sistem tutulumu olduysa kan bağışlayamaz.

İsteğe bağlı: Eğer donör; Artrit, Alopesi ya da kardiyovasküler sistemle bağlantısı olmayan bir hastalık nedeniyle Metotreksat, Sulfasalazin ya da hidroksiklorin ile tedavi olduysa kan bağışlayabilir.

Ek Bilgi: Durumu baskı altında tutmak için monoklonal antibody(Adalimumab(Humira), Etanercept (Enbrel), Infliximab(Remicade), Rituximab(Mam Thera) vb), steroid, immunsupresif ilaç, antimetabolit ya da PUVA gibi bir tedavi kullanılabilir. Bu tedaviler donörün immun sistemini etkileyecektir. Bu durum donörün, belirli enfeksiyon türlerine daha duyarlı hale getirebilir ve ayrıca bazı enfeksiyonların teşhis edilmesini daha da zorlaştırabilir.

Eğer metotreksat, sulfasalazine ve hidroksiklorün Artrit için idame tedavi olarak kullanılıyorsa diğer kriterlerde bir sıkıntı yoksa bağışı kabul edilebilir.

Bazı otoimmun durumlar kalıcı olarak kardiyovasküler sisteme zarar verir. Bunun gerçekleştiği biliniyorsa, kişi ciddi bir advers olaya daha yatkın olduğundan bağışta bulunmamalıdır. [2]

 

Otoimmun Hastalıklar ve Immunsupresanlar Hakkında Dünya Sağlık Örgütü’nün rehberinde Otoimmun hastalıklar hakkında şu şekilde yazmaktadır.

 

DSÖ REHBERİ: Kabul Edin:

  1. Hafif, lokalize ya da inaktif durumlar (vitiligo, sistemik semptomları olmayan hafif romatoid artrit gibi)

  2. Alerji öyküsü olanlar, eğer kişi kendini tamamen iyi hissediyor ve kan vereceği gün herhangi bir alerjik semptomu yoksa kan verebilir.

  3. Astım (Respiratuvar Hastalıklar başlığına da bakın)

  4. Egzema (Cilt Hastalıkları Başlığına da bakın)

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. Güçten düşüren şiddetli otoimmun hastalıkları (sistemik lupus eritamatozus, dermatomiyozit ya da şiddetli romatoid artrit gibi)

  2. Konjenital ya da edinilmiş hippgamaglobulinemi nedeniyle immunsupresyon ya da IgA Eksikliği dışında immunsupresyon tedavisi görenler

  3. Anafilaksi öyküsü olanlar [3]

 

Kas-İskelet Hastalıkları hakkında ise şu şekilde yazmaktadır.

DSÖ REHBERİ: Kabul Edin:

Aşağıda örneklendirilen akut ya da kronik basit kas iskelet hastalıkları eğer kişi günlük rutin aktivitelerini yerine getirebiliyorsa donasyon koltuğuna yardımsız bir şekilde inip çıkabiliyorsa kan verebilir.

  • Sırt Ağrısı

  • Siyatik

  • Donmuş Omuz

  • Osteoartrit

Reddedin:

  1. Kırığı olan ve external Fiksasyon ya da alçısı olan kişiler alçı çıkarılana ve kişi tamamen kolunu hareket ettirebilene kadar kan veremez.

Kalıcı Olarak Reddedin:

Eklem yerlerini etkileyen sistemik hastalıkları olanlar kan veremezler

  1. Romatoid Artrit

  2. Psöriatik Artrit (Sedefe Bağlı Artrit)

  3. Ankilozan Spondilit [3]

 

A.B.D: Kızılhaç’ın otoimmun hastalıklar diye bir kısmını bulamadım. Fakat Amerika bazlı yayın yapan bir kaynakta şu şekilde yazmaktadır.

 

“Have you wondered if people with rheumatoid arthritis or other rheumatic diseases able to donate blood? Does their disease or their prescribed treatment preclude them from donating blood? We asked rheumatologist Scott J. Zashin, M.D., who explained, "Patients with Sjogren's syndrome, lupus, and scleroderma are not able to donate blood. Most patients with rheumatoid arthritis are not able to donate. There are a number of reasons blood donation is not permitted in these cases. First, many patients will be anemic. Secondly, many patients will be on DMARDs (disease modifying anti-rheumatic drugs), which include methotrexate and Plaquenil (hydroxychloroquine)."

Dr. Zashin continued, "Rheumatoid arthritis patients only on NSAIDs (non-steroidal anti-inflammatory drugs), such as ibuprofen, may be permitted to donate. Policies at each blood bank may differ. If you are considering a donation, be sure to check with your local blood bank and provide them with your diagnosis and a complete medication list. Also, if you do plan to donate blood, make sure you feel well."

[4]

 

Yeni Zellanda: I have been diagnosed with rheumatoid arthritis –

See arthritis - If your diagnosis is Rheumatoid Arthritis and it is being treated only with medicines called “Non-steroidal anti-inflammatory agent” or aspirin you will be able to give blood donations. If you are being treated with steroids and other medicines you will not be able to give blood donations again [5]

Hindistan: SLE, Skleroderma, dermatomiyozit, ankilizon spondilit ya da şiddetli romatoid artrit kalıcı olarak reddedin. [6]

Almanya: “In the presence of a rheumatic disease is a stem cell donation (even with current complaint-free), unfortunately not possible. These include rheumatoid arthritis, ankylosing spondylitis and juvenile arthritis. The reason is that this is an autoimmune disease.” [7]

Rheumatoide Arthritis: Dauerausschluss

Rheumatoid arthritis : permanent exclusion. [8]

Estonya:

Autoimmune diseases (rheumatoid arthritis, scleroderma, lupus, psoriasis etc)

donations not allowed

 

Finlandiya: You may donate blood if your rheumatic disease (e.g. rheumatoid arthritis, ankylosing spondylitis, polymyalgia rheumatica) is free of symptoms or if it remains asymptomatic with the help of anti-inflammatories taken occasionally.

If your rheumatic disease causes clear symptoms of arthritis or aggravated periods of pain, or if you take regular medication for it, you may not donate blood.

Avustralya Kızılhacına Attığım Mesaja Gelen Cevap:

Dear Dr Güllü,

In regards to your question;

If I have a rheumatoid arthritis and use  Salazopyrin for supress the condition. Can I Donate blood in Australia?

I can give you the following information without knowing all the specifics of the situation.

 

If the donor has active rheumatoid arthritis that is not well-controlled, eligibility to donate depends on their recovery and the types of medication they are on. We would defer until recovered then assess them on the “inactive rheumatoid arthritis” criteria.

 

If the donor has rheumatoid arthritis that is in remission or that is well-controlled with medication, donation may be possible depending upon the types of medications required.

 

Sulfasalazine has immune modifying effects but if the rheumatoid arthritis is well controlled and the medication is of a standard dose then the donor would be acceptable. If the donor is requiring other medications for control then different deferral periods apply between 3 days post dose to 2 years depending upon the medication.

 

I hope that answers your question. Let me know if I can be of any further assistance.

 

Kind regards

 

Dr Keri Hughes”

 

[1]https://www.pharmaceutical-journal.com/learning/learning-article/question-from-practice-do-my-medicines-mean-i-cant-give-blood/11121997.fullarticle?firstPass=false

[2] https://www.transfusionguidelines.org/dsg/wb/guidelines/au001-autoimmune-disease

[3] http://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/76724/9789241548519_eng.pdf;jsessionid=6F49C2A401BEE3266086FAAF59FA9C39?sequence=1 [Sayfa 57, Sayfa 60]

[4] https://www.verywellhealth.com/donating-blood-189183

[5] https://www.nzblood.co.nz/give-blood/donating/detailed-eligibility-criteria/?filter=R

[6] http://naco.gov.in/sites/default/files/Letter%20reg.%20%20guidelines%20for%20blood%20donor%20selection%20%26%20referral%20-2017.pdf [Sayfa 11]

[7] http://www.dkms.de/de/content/wer-darf-spender-werden

[8] http://www.blutspendehamburg.de/blutspender/faq/ausschluss/


 

Görüldüğü üzere dünyadaki hemen hemen tüm rehberlerde Romatoid Artrit ve Immunsupresanlarla ilgili bilgi olmasına rağmen bizim rehberimizde sadece Otoimmun Hastalıklar başlığı altında organ tutulumu olan kişiler bağıştan dışlanmıştır. Dünya’da romatolojik hastalıklar konusunda iki tutum vardır. Hastalık otoimmun olduğundan ve etiyolojisi tam olarak ispatlanmadığından dolayı otoimmun hastalıkların hiç birinden kan almayan ülkeler ya da enfeksiyonu baskılama ihtimali düşünülerek immunsupresan içen donörlerden 12 ay boyunca kan almayan ülkeler şeklindedir. Fakat bu tip otoimmun hastalıkları sadece organ tutulumu olan kişiler kan bağışlayamaz şeklinde anlatmak sahada çalışan doktorları oldukça zor durumda bırakmakta ve güvensiz kan alımına yol açabilmektedir.

3.soru.png

En kritik önem sahip sorularımızdan bir tanesi, Asitretin etken maddesine sahip Neotigason adlı ilacı kullanan bağışcılardan kesinlikle kan alınmaması gerekmektedir ve son dozun üzerinden minumum 24 ay geçmesi gerekmektedir. Bu konuyu defalarca iletmemize rağmen resmi olarak şu şekilde cevap almama neden oldu.

 

“Ulusal rehber (ULUSAL KAN VE KAN BİLEŞENLERİ HAZIRLAMA, KULLANIM VE KALİTE GÜVENCESİ REHBERİ) sayfa 50’de  “Teratojenik etkisi kanıtlanmış ilaçları kullanan bağışçılar, ilacın farmakokinetik özelliklerine uygun süre boyunca reddedilirler.” denilmektedir. Teratojenik etkisi olan yüzlerce ilaç vardır, bu ilaçların hepsinin ekte tek tek tanımlanması zorunluluğu bulunmamaktadır, hekimler bu konuda bilgi sahibi olmakla yükümlüdür. Kaldı ki rehberde asitretin kullanan bağışçılardan kan alınabileceğine yönelik bir ifade bulunmamaktadır. “

 

Tabii yukarıdaki ifadeyi okuduğumuzda resmi olarak böyle bir cevap verilmeyeceğini düşünmüş olabilirsiniz fakat maalesef aldım. Sayfa 50’de yazan cümleyi “namaza yaklaşma” tarzında kesip alırsak haklı olabilirler. Fakat yazının tamamını incelediğimizde yazan şu şekildedir.

 

“"Teratojenik etkisi kanıtlanmış ilaçları kullanan bağışçılar, ilacın farmakokinetik özelliklerine uygun süre boyunca reddedilirler. Bağış açısından risk içeren ilaçlar ve ret süreleri Ek-11’de verilmiştir. "

 

Dikkat ettiğiniz üzere bağış açısından risk içeren bazı ilaçlar Ek-11’de verilmiştir değil, bir kısım ilaç da değil. Çok net bir ifadeyle bağış açısından risk içeren ilaçlar ve red süreleri Ek 11’de verilmiştir yazılmıştır. Maalesef  Ek-11’de tüm dünyada teratojenik etkisi kanıtlanmış, dünyanın hiç bir ülkesinde son 24 ay içinde kullanıldığı takdirde bağış kabul edilmeyen Asitretin eklenmemiştir. Bir de gelmiş asitretin kullanan bağışcılardan kan alınabilir yazmamışım diyor. Bir de gelmiş teratojenik etkisi kanıtlanmış yüzlerce ilaç vardır, bu ilaçların hepsinin ekte tek tek tanımlanması zorunluluğu bulunmamaktadır diyor. Bakın azıcık onurlu olun hatanızı kabul edin. Bilginiz olmadan bilmediğiniz şeyler hakkında Teratojenik etkisi olan yüzlerce ilaç vardır hepsini yazacak değiliz diye yazmayın. Böyle  çıkar birisi rezil eder. Teratojenik etkisi olan yüzlerce ilacın çok az bir kısmı plazmaya geçip kanı alacak kişiye potansiyel risk verir. Bu ilaçlar hemen hemen her ülkede bellidir. Yazdığınız cümle açık ve nettir. Bağış açısından risk içeren ilaçlar Ek-11’de verilmiştir deyip oraya Asitretin’i koymayan tek ülkenin biz olduğuna eminim. Oraya Asitretin’i yazmayıp hiç bir doktoru Asitretin içmesine rağmen kan aldığından dolayı suçlayamazsınız bu çok açık ve net bir şekilde rehberin red kriterlerini yazan ve tüm uyarılarıma rağmen bunu güncellemeyen yöneticilerindir.

 

İngiltere: Bir çok hastalık başlığında “Asitretin içerikli(Neotigason) adlı ilacın son dozunun üstünden 24 ay geçmediyse” kan bağışlayamaz demektedir.

DSÖ: Acitretin: defer for 3 years[1]

PAHO ABD: Acitretin (Soriatane) is used in severe psoriasis, including erythrodermic and generalized pustular types. Acitretin is known to cause serious birth defects in unborn babies. Donated blood containing acitretin given to a pregnant woman may cause birth defects in the unborn baby. AABB, CRS: Defer for three years. [2]

Avustralya: However, you can’t donate while you’re taking any of the following medications and for a period of time after you’ve finished:

•    Acitretin (Neotigason): used for acne and psoriasis[3]

Almanya:  Acitretin (eg Acicutan, Neotigasone): three years (eg psoriasis therapy) [4]

 

[1] http://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/76724/9789241548519_eng.pdf;jsessionid=6F49C2A401BEE3266086FAAF59FA9C39?sequence=1 [Sayfa 65]

[2] http://new.paho.org/hq/dmdocuments/2009/EligiBlood09EN.pdf [Sayfa 23]

[3]https://www.donateblood.com.au/faq/medications

[4] https://www.blutspendehamburg.de/blutspender/faq/ausschluss/


Dünya Sağlık Örgütünün İlaçlar kısmında şu şekilde yazdığını ek olarak belirtelim.

 

Kan Transfüzyonu servisi ilaçlarla ilgili verilecek redlerde aşağıdaki prensiplerin dikkate alınması gerektiğini önerir.

 

  • Plazma konsantrasyonundaki ilacın terapötik seviyesi %10'dan düşükse zararlı olma ihtimali çok düşüktür

  • Eğer kan komponentleri 50 mililitreden düşük donor plazması ihtiva ediyorsa. Alınan kan,  yetişkin ya da 12 yaşından büyük bir çocuğa transfüze edilecekse donör tarafından alınan herhangi bir ilacın plazma konsantrasyonu < %3 olmalıdır. Eğer bu şekildeyse ilaç kullanımı göz ardı edilebilir.

  • Eğer tek bir donörden 50 mililitreden fazla plazma transfüzyonu yapılmışsa veya kanı alacak kişi 12 yaşından küçük çocuksa donörün aldığı ilacın plazma konstanrasyonu terapotik seviyenin %10’undan fazla olabilir. Bunun muhtemel zararlara yol açacağına dair bir kanıt bulunmasa da Kan Transfüzyonu Servisi aferez bağışları ve pediatrik bileşenler için ilave seçim kriterlerini dikkate almak isteyebilir. Bu alanda daha fazla araştırılma yapılması gerekmektedir.

  • Aspirin ve non-steroidal anti inflamatuvar ilaçlar(NSAİİ’ler) trombosit agregasyonunu irreversibl(geri dönüşsüz) bir şekilde inhibe eder. Trombosit(Platelet) bileşenleri 5 gün içinde Aspirin alan donörlerde ve 48 saat içinde NSAİİ alan donörlerde rutin olarak hazırlanmamalıdır.

  • Teratojenik ve fetotoksik ilaçlar özellikle dikkate alınması gereken bir husustur, çünkü muhtemelen ilk üç aylık dönemde hamile bir kadına kan transfüzyonu yapılması durumunda fetal bir anormallik oluşturmaya yönelik teorik bir risk vardır. Retinoidler (etretinat, asitretin, izotretinoin) oldukça teratojeniktir. Dutasterid ve finasterid (benign prostatik hipertrofi için öngörülen) deney hayvanlarının erkek fetuslarında genital anormalliklere neden olduğu gösterilmiştir fakat insanlarda herhangi bir zarara yönelik delil yoktur.


Şuraya da güzelinden iki tane yayın bırakalımda böylelikle Teratojenik etkisi kanıtlanmış yüzlerce ilaç vardır hepsini yazacak değiliz diye cevap vermezsiniz belki.

 

https://link.springer.com/article/10.1007/s002280100328

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20823991?dopt=Abstract

 

Son olarak ülkeden ülkeye red süresi 2 yıldan 3 yıla değişmekle birlikte Asitretin kullanan bağışcılardan minumum 2 sene DSÖ rehberine göre düşünürsek 3 sene kesinlikle kan alınmaması gerekmektedir.

4.soru.png

Periferik Arter hastalığı, kollara, bacaklara, iç organlara kan akışını sağlayan atardamarların damar sertliği nedeniyle kısmen veya tamamen tıkanması ile oluşan bir hastalıktır. Periferik arter, periferik damar hastalığının terim anlamıyla kullanılmış halidir. Kan damarlarının bakteriyel olmayan iltihabi durumu ve bundan başka birçok hastalık sebebiyle vücuttaki kan damarları zarar görerek periferik damar hastalığını oluşturabilir. Kan damarlarının direkt hasarlanması periferik damar hastalığına sebebiyet verebilir. Kan pıhtılaşmasını artırıcı durumlar veya daha önceden geçirilmiş cerrahi bir girişim anında kan damarlarında meydana gelen yaralanmalar da periferik damar hastalığına neden olabilir.

Periferik damar hastalığı olan hastaların hemen hemen yarısında belirti gözlenmez. Fakat hastalık belirtisi görülen bireylerde ise en sık görülen belirtilerden biri yürüme ile birlikte meydana gelen fasılı bacak ağrısıdır.

Periferik Arter Hastalığı ile ilgili özel olarak ulaşabileceğim hiç bir kaynakta bir bilgi bulunmadığından sorunun asıl amacı son dönemde kullanımı oldukça artan Plavix’i sorgulamaktır. Göreve ilk başladığım yıl yeni rehber henüz yayınlanmamıştı ve NSAİİ içenlere aspirin etiketi yapıştırılmıyordu. Ben her ne kadar eski rehberde olmasa dahi aspirin etiketi yapıştırsam da flebotomist arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla bu uygulamayı benden başka hiç kimsenin yapmamasıydı. O zamanlardan NSAİİ konusunda resmi yazı çıkartmadıklarından belliydi zaten iş yapabilme kabiliyetleri ama iyi niyetim ve korkum bu kadar beklememe neden oldu. Bu konuyla ilgili benim yazdığım şu şekildedir:

 

“Platelet fonksiyonunu inhibe eden bu ilaçlar genellikle kalp krizi ve felç riskini azaltmak için kullanılır. Rehberimizde bu ilaçlar ile ilgili hiç bir bilgi bulunmamaktadır. Oysa ki bu ilaçlar platelet fonksiyonunu bozduğu için bu kişilerden alınan bağışlarda trombosit bağışı alınmamalıdır ve tam kan bileşenlerinden trombosit üretilmemelidir. Oysa ki şu an uygulama ile bağışlanan kanlardan trombosit üretilmektedir. Antiplatelet ajanlardan sadece aspirin, piroksikam ve NSAİİ ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. NSAİİ ile ilgili düzenleme ise 2016 yılında yeni getirilmiştir. Peki Plavix alan bir hastadan trombosit üretilirse ne olur? Bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Tromboksan adı verilen bir protein, herhangi bir yaralanmadan sonra, kan damarlarını daraltmak ve trombositlerin toplanmasını sağlamak için kanı pıhtılaştırmak için çalışarak, yarayı kapatmaya çalışır. Ancak antiplatelet ajanlar tromboksanın aktivitesini inhibe eder. Bu Plavix, Ticlid gibi ilaçları içen hastalarının kanının daha özgürce akabileceği anlamına gelir ve bu da hastanede çaresizce pıhtılaşabilen trombositlere ihtiyaç duyan hastalar için kötü bir haberdir. Kısacası hastaya yararlılığı oldukça düşmüş bir kan verilmektedir. Tüm dünyada yukarıda bahsettiğim ilaçlar kullanıldığında 14 gün boyunca trombosit üretilmediği halde bizim ülkemizde maalesef üretilmekte ve kullanılmaktadır.”


Aldığım resmi cevap ise aşağıda bulunmaktadır.

 

“Ulusal rehber (ULUSAL KAN VE KAN BİLEŞENLERİ HAZIRLAMA, KULLANIM VE KALİTE GÜVENCESİ REHBERİ) sayfa 144’deki tablonun son iki satırında trombosit fonksiyonlarını etkileyen ilaçların kullanılması durumunda trombosit konsantresi hazırlanamayacağına ilişkin bilgi mevcuttur. Bir hekimin trombosit fonksiyonlarını etkileyen ilaç nedir sorusunun cevabını bilmesi ve donör seçimini buna göre yapması gerekir.”

 

Şimdi burada şunu açıklayalım. Ben bu basına vereceğim dediğim dosyayı kısa bir hazırlık süreci sonrası daha önceki bilgilerimle bir günde oturup yazdım. Olabildiğince göz korkutan ve yöneticilerin harekete geçmesini sağlama dışında bir amacı yoktu. Tek beklediğim kendilerinden tamam haklısın bu rehberi her gelişmiş ülke gibi her sene güncelleyeğiz demeleriydi. Öyle demediler aksine resmi yazıyla üstteki şekilde komik komik cevap verdiler. Ben szin için EDQM’ye mail attım sağ olsunlar cevap verdiler. İngilizce bildiğinizden şüpheliyim fakat google translate kullanarak olayın özünü kavrayabilirsiniz. Ayrıca konuyu Amerikan Kızılhacı ve bir kaç ülkeye daha sordum fakat onlardan henüz cevap gelmedi.

 

First of all greetings from Turkey,

 

I'm doctor who works for transfussion medicine in Turkey. I have a short question which I can't find the answer. Platelet donations are not accepted until 14 days after using Clopidogrel, Ticlid or Zontivity in the United States. But I can't find anything about this in Europe. I look up Britain, Germany and European Commision Guideline but there's no information about this. Can you please inform me. I face a challenge to the authorities to correct our blood banking guideline. I don't wanna say wrong things about this drugs. If you inform me, I will be very happy. Thank you for your time and kind.

 

Take care.

 

Good morning,

There is no harmonised rule in Europe. Some Council of Europe member states allow a period of validity for transfusion up to 6 days or 7 days after collection if pathogen reduction technique are used. There is no provision so far for the use of any of the products you have listed to have an extended period of validity fro transfusion of platelets.

Yours sincerely,

Dr Guy Rautmann

Secretary to the European Committee on Blood Transfusion, Department of Biological Standardisation and OMCL Network

EDQM

Council of Europe

 

Amerikan Kızılhacı:  Plavix (clopidogrel), Ticlid (ticlopidine) and Zontivity (vorapaxar) - no waiting period for donating whole blood. However you must wait 14 days after taking this medication before donating platelets by apheresis [1]


[1] https://www.redcrossblood.org/donate-blood/how-to-donate/eligibility-requirements/eligibility-criteria-alphabetical.html (Medications bölümü)

5.soru.png

Antikoagülan ve Kan İncelticiler (Heparin, Warfarin, Fondaparinux, Rivaroxaban, Delteparin, Enoxaparin, Dabigtran, Apixaban, Edoxaban) Rehberimize göre yine yukarıda etken maddesi yazan ilaçlar ile ilgili bir bilgi yoktur. Antikoagülanlar veya “kan incelticiler” bacaklarda, akciğerlerde veya vücudun herhangi bir kısmında oluşan kan pıhtılarını tedavi etmek veya kan pıhtısı oluşmasını önlemek için kullanılır. Bu ilaçlar, kanın pıhtılaşma yeteneğini etkiler. Bu ilaçları kullandıktan sonra 7 gün boyunca bir çok ülkede kan bağışlanmazken Türkiye’de rehber dolayısıyla maalesef bağışlanmaktadır. Antikoagülanlar ile ilgili rehberde yer alan tek bilgi Emboli başlığı altında yer almaktadır ve şu şekilde yazmaktadır. “Sebep derin ven trombozu ya da pulmoner emboli ise, sadece 1 kez olmuşsa ve asemptomatikse, antikoagülan tedavinin üstünden 1 ay sonrasına kadar ertelenir” Ne ilaç listesinin içinde ne de diğer hastalık başlıklarının altında herhangi bir bilgi maalesef bulunmamaktadır. Peki bu ilacı kullandığınız halde kan verirseniz ne olur. Bu ilaçlar kanın pıhtılaşma yeteneğini etkilediğinden bağış yapan kişinin bağıştan sonra kolunda aşırı morarma veya kanama olabilir.

 

Üstte yazılana aldığım resmi cevap ise aşağıda bulunmaktadır.

 

“Antikoagülan ve kan incelticileri kim kullanır? Bu ilaçlar özel durumların tedavisi için kullanılan selektif ilaçlardır, tedavi sürecinde kan düzeyi kontrolü gerektiren hastanın takip altında tutulduğu durumlarda kullanımı söz konusudur.  Bu durumların hepsi rehberde tanımlanmıştır. Rehberde antikoagülan tedavinin tamamlanmasının üzerinden 1 ay geçmeden kan bağışı kabul edilmemektedir. Burada ret sebebi ilaçtan ziyade donörün hastalığı ve kullandığı ilacın vücudunda yarattığı etki ile ilgilidir. Bir hekim, emboli riski taşıyan bir hastalığı olan donörün hangi ilaçları kullanıyor olabileceği hakkında öngörü sahibi olmalıdır. Eğer bir bilgisi yoksa çaresizlikle rehberi yayınlayan yöneticileri suçlar. Rehberde antikoagülan kullanımı halinde bağışın 1 ay erteleneceği açıkça yazılmıştır, ek bir ifadeye gerek yoktur.”

 

Coumadin hakkında Yüksek İhtisas Hastanesinin kendi sitesinde şu şekilde yazmaktadır. (http://www.tyih.gov.tr/TR,5033/coumadin-nedir.html)

 

COUMADİN NEDEN KULLANILIR?

 

·   Bacaklarda, akciğerlerde veya kalp boşluklarında pıhtı oluşumu görüldüğünde.

·   Atriyal fibrillasyon adı verilen düzensiz ve değişken hızlı kalp ritim bozukluğu olan hastalarda.

·   Kalp kapaklarının ameliyatla değiştiği hastalarda ( protez kapaklarda pıhtı oluşumunun engellenmesi).

·   Pıhtı oluşumuna eğilimi olan hastalarda (karaciğer hastalığı, K vitamini yetersizliği, hipertiroidizm, trombosit hastalıkları gibi).

 

Soruyu K vitamini yetersizliğinden dolayı diyerek sorsaydım amacına daha uygun olacaktı. Ömür boyu Coumadin ya da Warfarin kullanan ve kan bağışlamak isteyenlerle sahada bir çok kez karşılaşmış hepsinden de bu zamana kadar kan vermiştim cevabını almışımdır.  Şimdi gelelim yazdıklarınıza çok net olarak söylüyorum o ek bir ifadeye gerek yoktur lafını çok yakın zamanda afiyetle yiyeceksiniz. Tüm durumlar rehberde tanımlanmıştır diyorsunuz. Anlat bakalım şimdi bana donör geldi Hipertiroidim var ama tiroid fonksiyon testlerim normal diyor ve ekliyor Coumadin ya da Warfarin kullanıyorum. Nerede kaldı senin o tüm durumlar? Şu cümleye bakın  “Burada ret sebebi ilaçtan ziyade donörün hastalığı ve kullandığı ilacın vücudunda yarattığı etki ile ilgilidir.” ret sebebi ilaçtan ziyade değilmiş ama ilacın vücutta yarattığı etkisi ile ilgiliymiş. Şu yazıyı aklı başında hiç kimse okumadı mı yahu?

 

Her neyse sonuca geçelim

 

İngiltere: Antikoagülan Başlığı Altında

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Şu an antikoagülan tedavi alanlar

  2. Rekürrent trombozis(2 ya da daha fazla atak) nedeniyle tedavi gördüyse

İsteğe Bağlı: Eğer spesifik bir durum nedeniyle yapılan tedavi tamamlanalı 7 günden fazla geçtiyse ve bu neden tek başına engel değilse, izole derin ven trombozu ya da pulmoner embolizm nedeniyle tedavi aldıysa kişi kan bağışlayabilir.

Yönlendirmeler: Heparin, Kan İnceltici, Warfarin - Pıhtılaşma Durdurmak için,

 

DSÖ: Emboli başlığı altında

Kabul edin:

-Eğer trombofilik bir durum yaşadı fakat trombotik epizod öyküsü yok ve antikoagülan tedavi görmüyorsa

- Sadece bir kez derin ven tromboz epizodu ya da neden meydana geldiği ortaya konan pulmoner emboli, eğer tamamen iyileşmişse ve antikoagülen tedavinin üstünden 7 gün geçtiyse kabul edin.

-Son 12 ayda sadece bi kez olan tromboflebit epizodu ve kişinin kendini tamamen kendini iyi hissetmesi ve tedavinin üstünden 7 gün geçtiyse kan verebilirler.

Kalıcı red:

-İki ya da daha tedavi gerektiren fazla venöz tromboz epizodu

-Aksiller ven trombozu ya da  üst ekstremiteyi etkileyen tromboflebit

-Son 12 ay içinde iki ya da daha fazla tromboflebit epizodu kalıcı red.

-Geçici serebral iskemik öyküsü olan ya da felç geçirenler(kısaca serebral emboli öyküsü olan diyebiliriz) kalıcı red

 

Amerikan Kızılhacı: Arixtra (fondaparinux), Coumadin, Warfilone, Jantoven (warfarin) ve Heparin gibi kan inceltici olarak reçete edilen ilaçlar: Pıhtılaşma değerleriniz düzelene kadar kan bağışlamamalısınız. Eğer doktorunuz kan inceltici ilaçlarla yapılan tedavinizi sonlandırdıysa son doz alımının üzerinden 7 gün geçtikten sonra kan bağışlayabilirsiniz.

 

Almanya: Anticoagulants : Tablets: 4 weeks after discontinuation, then doctor's decision. Depending on the underlying disease. Heparin, also subcutaneous: 1 week after weaning. The underlying disease is also crucial.

 

Sonuç olarak bahsi geçen ilaçları kullanan bağışcılar altta yatan neden tek başına engel değilse ilacı bıraktıktan 1 hafta sonrasında kan bağışlayabilirler.

6.soru.png

İngiltere: Hidrosefali başlığı altında

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Kalıcı Şantı Olanlar

Ek Bilgi: Kalıcı şant bakteriyel enfeksiyon kaynağı olabileceğinden dolayı kan bağışlayamazlar.

7.soru.png

Sarkoidoz hakkında tarafıma verilen cevap

“Rehberin 134. Sayfasında sarkoidoz durumu için sürekli ret verilmiştir. Bazı rehberlerde sarkoidoza yer verilmez iken bazı rehberlerde akut dönem sonrası kan alınabileceği ifade edilmiştir. Bu konuda fikir birliği oluşmadığı görülmektedir. Rehberimizde tercih kalıcı ret yönünde olmuştur.”

Almanya: Sarkoidose :

  • Exclusion in chronic form

  • healed: donation (with medical certificate) possible

İngiltere: Akut Sarkoidoz: Tam iyileşme ve tedavinin bitiminin üstünden 5 yıl geçtikten sonra kan verebilir.

Kronik Sarkoidoz: Kalıcı red.

 

Hollanda:

Sarcoidosis

You may not donate blood (any more). Please contact the Blood Bank at 0800 - 5115.

https://www.sanquin.nl/en/give-blood/can-i-give-blood/can-i-give-blood/?page=1&letter=&category=Medisch+%28Engels%29&q=Sarcoidosis


Amerika’da Hizmet Veren Memorial Sloan Kettering Cancer Center:

Sarcoidosis: Accept

https://www.mskcc.org/about/get-involved/donating-blood/additional-donor-requirements/medical-conditions-affecting-donation

 

Amerika’da Başka Bir Üniversite:

4. Can I donate blood if I have sarcoidosis?

Yes, you can. There is no recommendation against a sarcoidosis patient donating blood. Sarcoidosis has never been demonstrated to be transmitted by blood transfusion.

http://www.amc.edu/patient/services/pulmonary_medicine/sarcoidosis/what-is-sarcoidosis.cfm

 

Amerika’daki Marshall Protocol Knowledge Base (Autoimmunity Research Foundation)’da ise şu şekilde yazmaktadır.

“All blood banks may not have strict regulations against donations from people with so-called autoimmune diseases or Th1 inflammation, but given the known bacterial etiology, Marshall ProtocolA curative medical treatment for chronic inflammatory disease. Based on the Marshall Pathogenesis. (MP) patients are advised not to donate blood, bone marrow, organs or other tissues.”

 

Fakat genel olarak Akut Sarkoidozun üzerinden 5 yıl geçtikten sonra kan bağışlanabileceğini düşünüyorum. Direkt olarak kalıcı red verildiğini söyleyen bir ülke rehberi bulamadım. Hollanda’da ise “may not” fiili kullanıldığından büyük ihtimalle belli bir süre geçtikten sonra kan bağışlayabiliyorlar.

8.soru.png

Anti-tiroid tablet(methimazol, iodine ve propiltiourasil) alınmasının üstünden 24 ay geçmesi gerekmektedir.

 

“PTU is preferred over methimazole (which is also a class D) only in the first trimester of pregnancy and in women who may become pregnant because of the increased risk of teratogenicity of methimazole during critical organogenesis. In the second and third trimester, this risk is diminished and methimazole is preferred to avoid the risk of liver complications from PTU in the mother.[8]

 

İNGİLTERE:   Eğer aşağıdakileri kanıtlayabilirseniz kan verebilirsiniz.

1- Şu an hastalığınız için tıbbi araştırma altında değilseniz

2-Malignensi(kanser) tanısı almadıysanız.

3- Son 24 ay içinde antitiroid ilaç almadıysanız(Carbimazole, Propylthioracil veya lodine)

4- Son 6 ay içinde radioaktif iodine ile tedavi görmediyseniz. [1]

 

Bizim rehberimizde ise benim bildiğim sadece şu bilgi bulunmaktadır.

 

İlaçlar: metimazol: İlacın kullanımı süresince reddedilir.

 

Kaynak neresidir, neye istinaden kullanımı süresince denmiştir bir fikrim olmamakla birlikte sadece metimazolun yer alıp PTU ve Iodine’in eklenmemesi de bana kalırsa skandal yönetime göre ise doktorun bilmesi gereken bir durumdur. Hani demişler ya bunu kamuoyunla paylaşırsan sana dava açarız diye önce siz şuraya metimazolu koyup PTU ve Iodine’i koymama nedeninizi anlatın. Teratojenik etkisi kanıtlanmış tüm ilaçları yazmak zorunda değilim olmasın yalnız cevap hadi diyelim ki o cevap da kabul edildi. Metimazol’un kullanım süresince reddedildiğine dair bilgiyi hangi kaynaktan buldunuz onu açıklayın. Şimdi hasta Metimazolu 15 gün önce bıraktıysa kan almamız gerekmiyor mu bu yazdığınıza göre?

 

Pharmaceutical Dergisinden: For the same reason, patients taking carbimazole or propylthiouracil may not donate blood. If treatment is stopped, 24 months must elapse before a donation. [2]

Almanya: Thyreostatics  (medicines for overactive thyroid, such as carbimazole, thiamazole, etc.): 4 weeks after discontinuation [3]

 

[1] https://www.transfusionguidelines.org/dsg/wb/guidelines/th011-thyroid-disease

[2] https://www.pharmaceutical-journal.com/learning/learning-article/question-from-practice-do-my-medicines-mean-i-cant-give-blood/11121997.article?firstPass=false

[3] https://www.blutspendehamburg.de/blutspender/faq/ausschluss

 

Bir başka açığa kavuşturulması gereken konu ise Graves Hastalığıdır. Onunla ilgili bilgileri de aşağıya bırakalım.

 

TÜRKİYE:  Tiroid fonksiyonları normal ve troid ilaçları kullanmıyorsa, kan bağışı kabul edilir. [Geçici Ret: Şartlı]

DSÖ REHBERİ: Graves hastalığına bağlı bir tirotoksikoz atağı geçirdiyseniz hiç bir zaman kan veremezsiniz. Eğer tiroid hastalığı benign bir hastalıksa ve tiroid  fonksiyon testleri normalse yani kişi euthyroid ise tedavi görsün ya da görmesin fark etmez kan verebilir.

9. soru.png

Akne başlığı altında rehberlerdeki bilgiler şu şekildedir.

DSÖ REHBERİ: Hafif(şiddetli olmayan) aknesi olanlar; eğer lezyon enfekte değilse, sistemik semptomları yoksa, damara giriş yeri etkilenmemişse ve immunsupressive ya da retinoid tedavisi almadıysa, uzun süreli düşük doz antibiyotik tedavisi alsa dahi kan verebilir.

AMERİKAN KIZIL HACI: Damara giriş yeri temiz ise, yara enfekte değil ise(enfekte ise geçmesini bekleyin) kişi akneyi kontrol etmek için antibiyotik içse dahi kan verebilir.

İNGİLTERE: Zorunluluk: Bu kişiler kan veremez

  1. Eğer hayatında hiç etretinate içerikli (Tigason) tedavi aldıysa

  2. Asitretin içerikli(Neotigason) adlı ilacın son dozunun üstünden 24 ay geçmediyse

  3. İsotretinoin içerikli (Roaccutane) ilacın son dozunun üstünden 4 hafta geçmediyse

  4. Şu an sekonder enfeksiyon varsa

  5. Sekonder enfeksiyona bağlı sistemik antibiyotik kullanımının üstünden 7 gün geçmediyse

İsteğe bağlı: Eğer topikal tedavi alıyorsa (retinoidler dahil), oral antibiyotik, diüretik(spironolactone) ya da oral Siproteron Asetat(Dianette) kullanıyorsa kişi kan bağışlayabilir.  

Almanya: Tetracycline in acne therapy: 2 weeks after completion of therapy.

10.soru.png

Yıllardır verdiğim uğraş boyunca kaynaklarımı göstermiş olmama rağmen Kızılay yetkililerinden en fazla aldığım cevap “Öyle bir şey yoktur” olmuştur. Buyrun aldığımız resmi cevaba bakalım.

 

5- Erkek Erkeğe Cinsel İlişki

Dünyadaki gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi erkek erkeğe cinsel ilişkinin üstünden 1 yıl geçtikten sonra kan bağışlayabilmelerinin yolunu açmışlardır. Fakat Türkiye’de hayatının herhangi bir döneminde anal ya da oral eşcinsel ilişkiye giren vatandaşlarımız ömrünün sonuna kadar kan verememektedir

İ. CEVAP:

Anlatıldığı gibi bu işin yolu açılmamıştır. Ancak yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Ülkemize gelince; ülkemizde HIV prevalans ve insidansı hızlı bir yükseliş halindedir. Bu durum kan güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalarda HIV pozitif bireylerde bulaş açısından biseksüel/heteroseksüel ilişki öyküsünün ön planda olduğu görülmektedir. Epidemiyolojik açıdan toplum ile erkek erkeğe ilişki yaşamış olan bireylerin epidemiyolojik verileri istatistiksel olarak anlamlı fark içermediği tespit edilene dek bu kısıtlamalar (NAT  testi yapılsa bile) devam etmelidir.

Kendilerine de söylemekle beraber buradan da söyleyelim. Anlattığım gibi o işin yolu açılmıştır, hatta açılalı da çok olmuştur. Bunu öğrenmek için google ve beginner düzeyde ingilizce yeterlidir. Bıraktığım şuradaki linkte kaynaklı bir şekilde ülkelerin bu konudaki anlayışlarını görebilirsiniz.

 

http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTWVuX3dob19oYXZlX3NleF93aXRoX21lbl9ibG9vZF9kb25vcl9jb250cm92ZXJzeQ

 

Eşcinsel hakları hakkında görüşlerim kişi başına düşen milli gelirin en üst düzeyde olduğu ülkelerde hakim olan görüş ile aynı şekildedir. Olması gereken de zaten bu şekildedir fakat velev ki Türkiye’nin sosyoekonomik şartları böyle bir karar almaya uygun değildir. O zaman da kesinlikle İzlanda gibi rehbere tecavüzden sonra geçmesi gereken süre eklenmelidir.  Tarafıma kaynaksız olarak verilen aslında yok öyle bir şey tarzında cevaplar hiç hoş değildir.

11.soru.png

Danasin Prospektüsünden:

Gebelikte Kullanımı: (Gebelik kategorisi:X) Gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Emzirme Döneminde Kullanımı: Emzirme döneminde kullanılmamalıdır.

Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi: Araç ve makine kullanmaya etkisi bulunmamaktadır.


Fakat Danazol’un Gebelik Kategorisi X olmasına rağmen yurt dışındaki rehberlerin hiç birinde ilaçla ilgili bilgiye ulaşamadım. Bunun nedeni büyük ihtimalle ilacın farmokokinetik özellikleri nedeniyle  Plazma konsantrasyonundaki ilacın terapötik seviyesinin %10'dan düşük olmasıdır.

12.soru.png

Uyuşturucu konusunda bilgi rehberimizde oldukça azdır. Esrar, eroin ve kokain dışındaki uyuşturucular hakkında bir bilgi yoktur. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde sıkça karşılaşılan LSD kulanımı, sentetik hap(extacsy), meth, bonzai gibi uyuşturucularda izlenmesi gereken yol hakkında daha detaylı bilgi verilmesi gerekmektedir diye düşünsem de ulaşabildiğim diğer rehberlerde de bu konular hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır.  Bizim rehberimizde başta olmak üzere hemen hemen tüm rehberlerde IM IV kullanılan uyuşturucular kalıcı red nedenidir. Dolayısıyla soruda bahsi geçen durumdaki birey riskli grupta kabul edilse dahi 1 yıl geçtikten sonra kan bağışlayabilir.

 

TÜRKİYE:  Kalıcı red.

DSÖ REHBERİ:  Reçete edilmemiş İM/İV madde kullanan kişiler ile cinsel ilişkide bulunmanın üstünden 12 ay geçmesi gerekir.

Reçete edilmemiş İM/İV madde kullanan kişiler kalıcı olarak reddedilir.

Enjekte edilmeyen uyuşturucu ve alkol kullanımı eğer toksikasyona dair bir bulgu yoksa kan verebilir. Eğer intoksikasyona dair bir bulgu ya da semptom varsa kişi reddedilir.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Direkt bilgi yok. Sorulması gereken sorular arasında var.

AMERİKAN KIZIL HACI:  Kalıcı red.

İNGİLTERE:  Kan Veremeyeceğiniz Durumlar:

  1. Hayatınızda size bir kez dâhi olsa reçete edilmemiş bir uyuşturucu ya da vücut geliştirme amacıyla enjeksiyon yapıldıysa ya da kendiniz yaptıysanız hiç bir zaman kan veremezsiniz.

  2. Herhangi bir uyuşturucu ya da alkolün kötü etkisinde olmak, doğru bilgi alma sürecini etkileyeceğinden dolayı kan bağışı bir sonraki oturuma ya da kalıcı olarak reddedilebilir. Eğer donörün davranışları diğer bağışcıları ve personeli tehdit ediyorsa kişiye kalıcı red verilir.

  3. Disulfiram(Antabuse) ilacı kullanıyorsanız son dozun üstünden 7 gün geçmesi gerekir.

İsteğe bağlı:

a)Eğer enjekte edilen ilaç donörün doktoru tarafından bir durum nedeniyle reçete edildiyse ve bu durum tek başına kan bağışına engel değilse kişi kan verebilir.

b) Geçmişte kullanılan enjekte edilmeyen uyuşturucu red nedeni değildir.

ALMANYA: Drugs :

  • Ever injected drugs: permanent exclusion

  • Intranasal ("sniff") eg cocaine: permanent exclusion

  • Addictive behavior: permanent exclusion

  • Casual use of hashish: 7 days provision after joint

13.soru.png

Yine yazdığımıza ve aldığımız cevaba bakalım.

 

Kanser olanlar ve kanser tedavisi görenler Türkiye’de hiç bir zaman kan verememektedirler. Hem Dünya Sağlık Örgütü hem Avrupa Birliği hem İngiltere kısacası hemen hemen her rehberde kanser tipleriyle ilgili bilgi verilmiştir. Bizde ise direkt olarak kanser tedavisi görmüş kişiler ömrünün sonuna kadar kan verememektedirler. Oysa ki Dünya Sağlık Örgütü rehberine göre Kanser ile ilgili yaklaşım şu şekilde olmalıdır.

Eğer bazal hücreli karsinom ya da servikal karsiom in situ gibi "in situ" malignensi öyküsü varsa eğer hastalık düzenli olarak kontrol ediliyor, başarıyla tedavi edildiği düşünülüyor ve kişinin sağlığı yerindeyse kişi kan bağışlayabilir.

b)Solid malignent tümörü olan ve başarılı bir şekilde iyileşen ve tedavisinin üstünden 5 yıl geçmiş kişiler kan bağışlayabilir.

Reddedin:

a) Şu an malignensi tanısı alan kişileri

b) Daha önce solid malignent tümörü olan ve tedavi tamamlanmasının üstünden 5 yıl geçmemiş kişileri

Kalıcı Olarak Reddedin: a) Malignant melanoma geçmişi olan kişiler

b) Lösemi: Lenfoproliferatif ve miyeloproliferatif bozukluklar

c) Lenfomalar

d) Klonal hematolojik bozukluklar: Polistemia rubra vera, esansiyel trombositemi, paroksimal noktürnal hemoglobinüri

e)Myelodisplastik Sendromlar

 

H. CEVAP:

Kanser tanısı almış bireylerden kan bağışı alınması uygun değildir. Rehberlerin çoğunda in situ ca hikayesi haricinde kan bağışı kabul edilmemektedir. Kanser tanısı almış bireyler zaten sıkıntılı bir dönem geçirmiş manen ve fiziken yıpranmış kişilerdir, bu kişilerden kan almak etik olarak da uygun gözükmemektedir. Dünya Sağlık Örgütünün rehberlerinde geçen hususlar çoğunlukla üçüncü dünya ülkelerindeki koşullar göz önüne alınarak hazırlanmış kriterlerdir. Türkiye gibi gelişmiş bir ülke kan tedariki için kanser hastalarına muhtaç durumda olmamalıdır.

 

Rehberlerin çoğunda denilmiş ama her zamanki gibi tek bir kaynak yok. Hangi rehberler? Hangi yılın rehberleri çok merak ediyorum. Dünya Sağlık Örgütü’nün rehberlerinde geçen hususlar en güvenli yolla kan tedariği açısından red süreleri uzun tutulmuş, muallakta kalan konular kalıcı red olarak verilmiştir. Yani Dünya Sağlık Örgütü kendi rehberinde yukarıda yazdıklarımı yazıyorsa bunlar kesin bilgidir. Şimdi Türkiye gibi gelişmiş bir ülke kısmına gülmeden gelişmiş ülkelerdeki yönergelere bakalım. Bunlar kaynağı açık herkesin ulaşabileceği bilgilerdir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ:  a) Hematolojik malignensi öyküsü olan kişiler hiç bir zaman kan veremezler (lösemi, lenfoma, myeloma)

b) Viremik bir durumla bağlantısı olan malignensi öyküsü olanlar hiç bir zaman kan veremezler. (serviksin karsinoma in situ durumu hariç)

c) Diğer kanserler için, donör tamamen iyileşmiş olmalı ve hastalığın tekrarına dair(rekürrense dair) herhangi bir belirti olmamalıdır ve aşağıdaki durumlar geçerli olmalıdır.

- önemsiz metastaz potansiyeline sahip kanserler (örneğin bazal hücreli karsinom ve serviksin karsinoma in situ durumu) için, tümör eğer başarılı bir şekilde çıkarıldıysa ve kişi tamamen iyileştiyse hemen kan bağışlayabilir.

- diğer tüm kanserler için aktif tedavinin tamamlanmasının üstünden 5 yıl geçtikten sonra kan verebilir.

d) Pre-malignant (kanser öncesi) durumlar için herhangi bir redde gerek yoktur. Kişi kan bağışlayabilir.

AMERİKAN KIZIL HACI:  Kanserin tipi ve tedavi geçmişine göre red durumu değişir. Eğer lösemi, lenfoma (Hodgkin's Lenfoma dahil) ya da kan ile ilgili diğer tüm kanser tipleriyle ilgili bir geçmişi olan kişiler kan bağışlayamazlar. Diğer kanser çeşitleri için: eğer kanser tamamen tedavi edildiyse, bu tedavinin tamamlanmasının üstünden 12 ay geçtiyse ve bu zamana kadar herhangi bir kanser rekürrensi  durumu olmadıysa kişi kan verebilir. Düşük riskli in-situ kanserleri (derinin squamöz ya da bazal hücreli kanserleri dahil) eğer başarılı bir şekilde çıkarıldıysa 12 ay bekleme süresine gerek yoktur. Serviksin prekanseröz durumları eğer anormalite tedavi edildiyse bağışı engellemez.

İNGİLTERE:  İsteğe bağlı:

a) Eğer non metastaz bazal hücreli karsinom ise (rodent ülser) ve lokal tedavi bittiyse ve tüm yaralar tamamen iyileştiyse ve tüm sistemik medikal tedaviler tamamen biteli en az 24 ay olduysa kişi kan verebilir.

b)Potansiyel donörün non hematolojik ve malignensi öncesi bir durumu olduysa (polipozis koli ya da Barret'in özafagusu gibi) kişi düzenli olarak takip ediliyorsa ya da benzer bir durum tedavi edildiyse ve takip sonlandırıldıysa kişi kan verebilir.

c)Potansiyel donörün karsinoma in situsu(çevresine yayılmamış, henüz hücre içindeki karsinom) varsa(serviks ya da vulva'nın karsinoma in situsu, memedeki duktal karsinoma in situ, prostatın intraepitelyal neoplazması ya da Bowen's hastalığı) bu tamamen iyileştiyse ve kişinin medikal takibi sonlandırıldıysa kişi kan verebilir.

d)Potansiyel donörün daha önce lentigo malignası varsa fakat klinik olarak bunun lentigo maligna melanoma olmadığı kesinleştirildiyse kişi kan verebilir.

e)Potansiyel donörün aile hikayesinde ya da genetik testlerinde kanser riski yüksek olsa dahi hatta profilaktik cerrahi ya da profilaktik ilaç(tamoksifen gibi) kullansa dahi bağışa engel değildir.

Avustralya: In most cases you can donate again if you remain free of cancer five years after completing  treatment. This is to protect your health by ensuring, as far as possible, that the cancer is gone and will not recur. Five years is the period most often used by doctors to define a cancer as presumed 'cured'.For some cancers (or pre-cancers) of the skin, cervix, prostate, or ductal carcinoma in-situ (DCIS) of the breast, you may be eligible to donate as soon as treatment is complete.However, if you have a history of leukaemia, lymphoma and myeloma, which involve the blood production system, you can never donate blood. This is to protect your health and the health of patients who receive donated blood.

Kanada: Your eligibility to donate depends on the type of cancer you had and when it was treated.

Skin cancer:

  • squamous cell or basal cell - You can donate after treatment

  • Melanoma - you are not eligible to donate

For most types of cancer, you can donate 5 years after your treatment is complete and you are cancer-free. These include:

  • Breast cancer

  • Prostate cancer

  • Colon cancer

  • Thyroid cancer

  • Uterine cancer

Blood cancers such as leukemia and lymphoma - you are not eligible to donate

If you are not sure about your eligibility, please call to speak with one of our trained professionals at 1 888 2 DONATE.

Almanya: Cancer, malignant diseases : permanent exclusion.

Exception: in situ carcinoma cervix (conization) and basal cell carcinoma (white skin cancer, bright skin cancer) after complete removal and healing when no chemotherapy was necessary. [Google translate çevirisi olduğundan yanlışlıklar olabillir.

 

Yine de cevapta verildiği gibi gelişmiş ülkelerde kanser geçmişi olanlardan kan alınmıyor olsa dahi ki böyle bir durum olmadığı açıktır. Bunu “kan tedariki için kanser hastalarına muhtaç durumda olmamalıdır. “ cümlesi ile açıklamak kanseri yenen hastalara saygısızlıktır.  Kan bağışını vatandaşlık görevi olarak gören bu kişilerin durumlarıyla ilgili çağı yakalayan bir uygulamaya bir an önce geçilmelidir.

14.soru.png

İNGİLTERE: Santral Sinir Sistemi Hastalıkları Başlığı Altında

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Demansı varsa

  2. Bilinmeyen ya da şüpheli enfeksiyon orijinli bir santal sinir sistemi hastalığıyla (multiple skleroz, optik nörit, klinik izole sendrom, transverse miyelitis, Creutzfeldt-Jakob hastalığı) ilgili öyküsü varsa

  3. Etiyolojisi belirsiz nörodejeneratif durumlar

  4. Stroke, Subaraknoid kanama, transient iskemik atak ya da ataklar, serebral emboli

  5. Malignent tümör

  6. Parkinson hastalığı

  7. Rotigotine, ropinirole ve pramipexole gibi ilaçları alırken hipotansiyonla alakalı semptomları oluyorsa

İsteğe Bağlı:

  1. Bell's palsi(yüz felci) hastalığının üstünden 4 haftadan uzun süre geçtiyse ve son 7 günde durumla ilgili herhangi bir tedavi almadıysa, araştırması yapılıp fakat uzman takibinden çıkarıldıysa rezidüel paralizi olsa dahi kabul edin.

  2. Geçici global amnezi kesin tanısı konduysa kişi kan verebilir

  3. Berry anevrizması interventional radyoloji ya da cerrahi(dural graft kullanılmadan ya da 1992 yılından sonra) ile tedavi edildiyse eğer kişi stroke geçirmediyse ya da nörolojik defisiti yoksa kan verebilir.

  4. İdiopatik benign intrakranyel hipertansiyonu olan kişiler eğer asemptomatik ve tedavi görmüyorsa kan verebilir.

  5. Parkison hastalığı dışında rotigotine, bromocriptine, ropinirole ve pramipexole ilacı alanlar eğer hipotansiyon semptomu olmuyorsa kan verebilir.

Ek Bilgi: Stroke öyküsü, subaraknoidal kanama, geçici iskemik atak ya da ataklar, serebral emboli potansiyel donörün beyin damarlarını etkileyecek başka bir vasküler olay riskinin artmasına neden olur. Donasyon tansiyon düşüklüğü yapabilir, bu da daha büyük problemlere yol açabilir. Risk kişiden kişiye değişse de artmış risk altında bulunan kişilerde şiddetli yan etki riskinden dolayı bağış kabul edilmez.

Transisyen global amnezi geçici ve izole bir zihin bozukluğudur. Genelde etkilenenler 50 yaşından büyüktür ve migren ile ilşkisi vardır. Herhangi bir serebrovasküler hastalık ile bağlantısı yoktur.

İdiyopatik ya da benign intrakranyel hipertansiyon, intrakranyel basıncın arttığı fakat başka bir hastalığın bulunmadığı bir durumdur. Kan bağışı, bu kişileri eğer tedavi edildiyse ve semptomlar tamamen gittiyse herhangi bir riske sokmaz.

Parkinson Hastalığı bir hareket bozukluğudur ve kan bağışı sırasında donörün koluna zarar verme ihtimali olabilir. Ayrıca parkinson hastalığında kullanılan dopamin reseptör agonistleri(rotigotine, bromokriptin, ropinirole ve pramipexole) hipotansiyon ve bayılmaya neden olabilir.

 

Göz Hastalıkları başlığı altında

İNGİLTERE: Aşağıdaki kişiler kan veremezler

  1. Aktif oküler inflamasyonu ya da enfeksiyonu olanlar (konjüktivit, akut glokom, iritis ya da skleritis dahil)

  2. Malignensi öyküsü olanlar

  3. Oküler doku transplantasyonu olanlar

  4. 7 gün içinde yaşa bağlı makula dejenerasyonu nedeniyle enjeksiyon tedavisi alanlar

  5. Donörün optik nörit öyküsü varsa

İsteğe Bağlı:

  1. Tablet ya da damla ile kronik glokom tedavisi görenler kan bağışlayabilir

  2. Makula dejenerasyonu nedeniyle enjeksiyon dışı tedavi görenler kan bağışlayabilir.

  3. Görmesi zayıf olan bir çok donör kan bağışlayabilir fakat hiç göremiyorsa Engelli Donör başlığına bakın.

  4. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu için Intravitreal enjeksiyon tedavisi görenler işlemin üstünden 7 günden fazla geçtiyse kan bağışlayabilirler. (anti-VEGF tedavisi şunları içerir Bevacizumab(Avastin),Ranibizumab(Lucentis), Pegaptanib Sodyum(Macugen))

  5. Oküler doku transplantasyonu hariç benign bir durum nedeniyle yapılan ameliyat sonrası göz damlası kullanımı bittikten sonra eğer aktif bir enfeksiyon ya da inflamasyon yoksa kan bağışı yapılabilir.

 

Ayrıca Optik Nörit’in en sık nedeni Multiple Skleroz’dur. Diğer nedenlerin büyük çoğunluğu da Otoimmun nedenlerdir. Bu yüzden Optik Nörit geçmişi olan kişilerden kan bağışı alınmaması gerekmektedir.

15.soru.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Hayatınızda insan hipofizinden türetilmiş büyüme hormonu bir kez dahi alanlar

İsteğe Bağlı: Eğer özel rekombinant türevi büyüüme hormonu kullandıysa bağış yapabilir.

Ek Bilgi: İnsan hipofiz bezinden üretilen Growth hormon 1986 yılından beri Birleşik Krallık’ta kullanılmamaktadır. Diğer ülkelerde durum çok çeşitli olduğundan dolayı spesifik bir tarih verilememektedir.

 

Rehberimizde ise kalıcı red nedenleri arasında “Kadavra kaynaklı growth hormon”  yazmaktadır. Bu konuya açıklama şu şekilde getirilebilir.

Growth hormonun klinik kullanımı 35 yıl öncesine dayanmaktadır. GH ilk zamanlarda sadece kadavra hipofizinden elde edildiği için kaynaklar kısıtlıydı ve bu nedenle klinik kullanım sadece büyüme geriliği olan çocuklarla sınırlanmıştı. Ayrıca, tedavi olanlarda Creutzfeld-Jacob hastalığı geliştiğinin görülmesi, kadavra hipofizinden elde edilen GH (pit-hGH) kullanımının terk edilmesine neden oldu. (Kaynak)

Dolayısıyla rekombinant türevi Gonadotropin kullanan bir kişinin sadece ilaç yüzünden bağış yapmasında bir engel yoktur diyebiliriz.

16.soru.png

Herpes virüsleri herpes simplex tip 1 ve tip 2, varisella zoster, epstein-barr, sitomegalovirüs ve Kaposi sarkomu ilişkili insan herpes virüs 8(HHV8)’inden oluşur.

 

DSÖ REHBERİ: Kabul Edin:

  1. Eğer aktif lezyon olmadığı kanıtlanırsa uçuk ve genital herpes kan verebilir.

Reddedin:

  1. Eğer aktif lezyonunuz varsa ya da lezyonu olan biriyle temasta bulunduysanız(HHV8 enfeksiyonu hariç) tam iyileşme, tedavi ve temastan 28 gün geçmesi gerekir.

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. HHV8(Kaposi Sarkomu İlişkili Herpes enfeksiyonu) enfeksiyonu olanlar hiç bir zaman kan veremezler

  2. HHV8'i olan biriyle cinsel temasta bulunanlar da hiç bir zaman kan veremezler.

 

Herpes Simplex ile ilgili bilgiler

AMERİKAN KIZIL HACI:   Genital herpes kan vermenize engel bir durum değildir. Kendinizi iyi hissediyorsanız ve diğer red kritlerinde bir engeliniz yoksa bağış yapabilirsiniz.

İNGİLTERE:    Zorunluluk: Eğer taze lezyonunuz varsa kan veremezsiniz.

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer lezyon iyileşmişse(kabuk bağlamışsa) ve herhangi bir kaşınma ve sızlama yoksa bağış kabul edilir.

  2. ğer donör immunsupresif değilse fakat uzun süreli profilaksi amacıyla oral antiviral ilaçlar alıyorsa kan verebilir.

Ek Bilgi: Herpes Simpleks Virüsü (HSV 1 ve 2) hem genital herpes hem de uçuk nedeni olabilir. Eğer virüs aktif olarak ürüyorsa, etkilenen bölge ve yaralar karıncalanmaya neden olabilir. Virüs nedeniyle hem teorik risk vardır hem de ikincil bir enfeksiyon transfüzyon ile kanı alacak kişiye geçebilir. Bu yüzden aktif enfeksiyonu olan kişiler donasyon yapamazlar.

Yeni Zellanda: I have genital herpes. Can I donate?

Yes, provided you are not currently suffering an episode with sores. Any recent sores must be clean and dry.

You may donate between episodes.

Danimarka: Quarantine, whose wound is opened. By visible crust: No quarantine.

Almanya: Herpes labialis , healed: no restriction, as long as there are no open wounds.

HHV-8, Transfusion, and Mortality (Eva A. Operskalski) adlı makaleden: In this issue of the Journal of Infectious Diseases, Hladik and colleagues report a 2-fold increased risk of death and an excess 13.7% risk of death within 6 months among patients who received HHV-8– seropositive blood stored ≤4 days compared with those who received seronegative blood. Data from their observational cohort study of 1092 transfusion recipients of known HHV-8–seropositive or HHV-8–seronegative blood in 1 hospital in Uganda, from late 2000 to mid-2001, showed that 17% of recipients of HHV8–seropositive blood stored for ≤4 days (short-stored) died 1 week to 6 months posttransfusion compared with 10% of recipients of seropositive blood stored >4 days (long-stored) and 8% of recipients of seronegative blood. In multivariate analyses, human immunodeficiency virus (HIV) infection and number of transfusions also increased mortality. (https://goo.gl/UcL91w)

İngiltere’de yapılan HHV-8 Taramasına değer mi adlı çalışma için: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/voxs.12237

Sonuç olarak HHV-8 prevelansı düşük olsa dahi böyle bir öykü veren kişiden kan bağışı kesinlikle kabul edilmemelidir.

17.soru.png

Akupunktur eğer sertififalı bir hekim tarafından tek kullanımlık iğneler ile yapıldıysa red nedeni olmamalıdır. Tek kullanımlık iğne ile yapılan akupunktur, takı için cilt deldirme gibi durumlarda 12 ay red verceksek, parmağını delip de hemogram baktığımız kişilere de 12 ay red vermek gerekir.

TÜRKİYE : 12 ay

DSÖ REHBERİ: Son işlemin üstünden 12 ay geçmesi gerekir.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ:  6 ay (Eğer hepatit C için valide edilmiş bir negatif NAT testi varsa 4 ay)

AMERİKAN KIZIL HACI: Red nedeni değildir. Şu an tedavisi devam edenler dahi verebilir.

İNGİLTERE: Eğer akupunkturu yapan kişi serfikalı ise ve belirtilen konseylere üye ise akupunktur tedavi görmeniz red nedeni değildir. Eğer belirtilen konseylere üye değil ise tedavinin bitiminden 4 ay geçmesi gerekmektedir. Ayrıca akupunktura neden ihtiyacınız olduğunu bilmemiz gerekmektedir ve bu nedenin de red nedenleri arasında olmaması gerekir.

HOLLANDA: You may donate blood if this was performed using sterile disposable equipment by a qualified professional.

This is at the discretion of the blood bank’s donation doctor. You may not donate blood for 6 months following if you do not meet these requirements or in case of doubt.

If needles are still in the skin, the skin at the insertion site must not be inflamed

Dünya Sağlık Örgütü’nün 12 ay demesi NAT testi uygulamayan ülkeler göz önüne alınması nedeniyledir. NAT Testi ile ilgili söylediğimiz ve aldığımız cevabı ise ameliyat sorusunda açıklayacağım.

18.soru.png

Rehberimizde yer alan “Hastalığın tipine göre değişen sürelerde bağış için engel oluştururlar. Genel olarak tedavinin son dozundan 48 saat sonra kan bağışı alınabilir. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisi için antibiyotik kullanılmışsa 12 ay kan bağışı ertelelenir” açıklaması yetersizdir. Hekimlik sanatı falan diye gelirseniz kalbinizi kırarım baştan söyleyeyim. Şimdi Türkiye’de başım ağrıdı evde augmentin vardı içtim bir tane durumu çok fazla görüldüğünden en az 48 saat sonra olayı yanlış bir tabir değildir ama bu madde detaylandırılmalıdır.

İNGİLTERE: Antibiyotik kullanımı bir çok hastalık başlığı altında incelenmiş olup genel bilgi şu şekildedir. “Antibiyotik kullandıysanız üstünden 7 gün geçmesini, iyileşmenizin de üstünden 14 gün geçmesini bekleyin.”

DSÖ: Akut enfeksiyonlar için antibiyotik: Tedavinin tamamlanmasının üstünden 14 gün geçinceye kadar reddedin.

AMERİKAN KIZILHACI:

- Akut enfeksiyonu olan donörler bağış yapmamalıdırlar. Antibiyotik kullanımı, mutlaka olası bir kan yoluyla bulaşabilen bakteri enfeksiyonu geçişi riski nedeniyle değerlendirilmelidir.

- Bakteriyel ya da viral bir enfeksiyon içinn aldığınız antibiyotik bittikten sonra kan bağışı yapabilirsiniz. Son ilacı yuttuğunuz gün kan bağışlayabilirsiniz. Eğer enjekte bir antibiyotik olduysanız son enjeksiyonun üstünden 10 gün geçtikten sonra kan bağışlayabilirsiniz. Eğer bir enfeksiyonu önlemek nedeniyle aşağıdaki hastalıklardan ya da durumlardan dolayı antibiyotik alıyorsanız bağış yapabilirsiniz. Akne, kronik prostatit, peptik ülser, periodontol hastalık, diş müdahalesi öncesi kullanılan antibiyotik, rosacea, ülseratif kolit, splenektomi sonrası ya da kalp kapak hastalığı nedeniyle kullanılan antibiyotik.

Eğer ateşiniz 99.5 Fahrenheit’in üstündeyse kan bağışlayamayabilirsiniz.

HOLLANDA: You may donate blood if you have been symptom-free for at least 2 weeks and have not used antibiotics for at least 2 weeks. The reason for using antibiotics is also important. This may result in a different delay period.

Check the medical keyword list for the condition in question.

ALMANYA: Antibiotics : 14 days after discontinuation or at least 4 weeks after the symptoms have resolved (depending on the type of infection and intensity)

19.soru.png

Kişi iyi ise kabul edilebilir. Temas varsa 1 YIL geçmesi gerekmektedir.

20.soru.png

Yine yazdıklarımızı ve aldığımız cevabı paylaşalım.

 

1- Cerrahi İşlemler, Cilt Deldirme, Akupunktur gibi 12 ay reddi gerektiren işlemler ve NAT Testi

10 Nisan 2014 Tarihinde Kızılay Genel Başkanı Lütfi Akar, ihtiyacımız olan NAT testine geçiş yapılacağını kamuoyu ile paylaştı. Peki NAT testi nedir? Kısa ve basitçe anlatmak gerekirse kan ile bulaşan hastalıklarda pencere dönemi denen bir dönem bulunmaktadır. Pencere döneminde hastalıklar yapılan tarama testlerinde ortaya çıkmaz. Diyelim ki birey diş hekimi ya da hastanede ya da cinsel tercihleri sebebiyle bir virüs kaptı. Bu virüs bir süre boyunca yapılan testlerde pozitif sonuç vermez. NAT testi bu bahsettiğim süreyi oldukça kısaltır. NAT (Nükleik Asit Amplifikasyon) testleri, numunedeki virüs genetik materyalini saptayarak kan bağışçısındaki enfeksiyonun erken dönemde tanınmasını sağlar. Böylece hastalara HIV, HCV ve HBV enfeksiyon bulaşma riski en aza iner. Normal testler HIV’i 21. günde tespit ederken NAT 10. günde saptar. Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında kullanılan NAT testi Kızılay’da 1 Kasım 2014 yılından beri yani rehberin taslak hali bile ortada yokken kullanılmaya başlamıştır. Peki NAT uygulanan tüm ülkelerde bu red süreleri 6 ay ve güzelce açıklanmışken biz de neden 12 aydır? Buna aldığım cevap NAT testini Kızılay’ın yaptığını diğer kan almaya yetkili hastanelerin NAT testi uygulamadığını dolayısıyla hukuki probleme yol açacağıdır. Fakat rehbere NAT testi uygulanan birimlerde 6 ay NAT testi uygulanmayan birimlerde red süresi 12 aydır diye neden belirtilmemiştir? İnanın bilmiyorum. Her gün yüzlerce belki de binlerce kişi bu değiştirilmeyen red süresi yüzünden Kızılay’a değerli vaktini verip, yardım için kan bağışlayabilmek için sıra bekleyip de kan verememektir. Düzeltilmesi gereken red kriterleri çok fazladır. Fakat Kızılay alınan kanlara NAT testi uygulayıp da bu süreyi 12 ay olarak tutması tamamen bilim dışıdır. Hastanede steril şartlarda dikiş atılan bireyin 12 ay boyunca kan vermemesi gelişmiş ülkelerin hiç birinde yoktur. Steril tek kullanımlık iğne ile yapılan akupunktur ve takı için cilt deldirme işlemlerinin parmak delmek için kullandığımız iğnelerden hiç bir farkı yoktur. Sağlık kuruluşunda sertifikalı bir hekim tarafından yapılan hacamat işlemine İngiltere 6 ay red verirken biz 12 ay boyunca red vermekteyiz. Rehberde 12 ay red olarak gözüken bir çok durumun red süresi bağışlanan kanlara rutin NAT testi uygulayan birimlerde 6 aya düşürülmelidir.

 

Ğ. CEVAP:

NAT testi uygulanması durumunda ret süresi 6 aya indirilebilir, ancak ülkemizde karma sistem bulunması ve tek ret veri tabanı üzerinden çalışılıyor olması nedeniyle bu durum Sağlık Bakanlığınca uygun görülmemiştir. Bunun kan güvenliği açısından bir sıkıntısı da bulunmamaktadır. İleride tüm ülkede NAT uygulandığında süre 6 aya indirilecektir.

 

Şimdi bu durum bana sizin gibi komik geliyor mu bilmiyorum. Bilgisayardan az çok anlıyorum, programlamadan da iyi anlayan arkadaşlarım var. Şimdi bize diyorlar ki karma sistem var. Ben hemen size kesinlikle yapılabilecek bir çözüm önerisi getireyim. Hemonline sisteminde NAT uygulayan merkezler ve uygulamayan merkezler ayrılır. 6 - 12 ay arasında geçen sürede müdahalede bulunan hastalar eğer NAT uygulanan merkeze geldiyse kan alınır ve fizik muayene ekranında NAT Uygulamayan Merkezler Red Süresi kısmına 12 ayı tamamlayacak gün sayısı yazılır. Bir başka senaryo ile örneklendirecek olursak kişi diyelim ki 3 ay önce mi ameliyat oldu Hemonline’da Geçici Red Süresi NAT Uygulanıyorsa: 90 gün Nat Uygulanmıyorsa: 270 gün olarak girilir. Kişi üniversite hastanelerine giderse 12 ay boyunca kan veremez Kızılay’a gelirse 6 ay geçtikten sonra kan verebilir. Koskoca Kızılay ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı iki üç kod ile çözülebilecek kadar kolay bir mevzuyu karma sistem vardır diyerek çözüme ulaştırmıyorsa üzücüdür. Ayrıca bu soruma her seferinde farklı bir cevap alıyorum. Bir önceki cevapları yasal olarak zor durumda kalır üniversite hastaneleri şeklindeydi şimdi cevap karma sistem yok oldu. Bakın saçma sapan kongrelere döktüğünüz para ile 5 yıldızlı otellerde tatil yapacağınıza verin o parayı bir yazılım firmasına bakın nasıl o karma sistem sorununu çözüyorlar. [Burada biraz bilmişlik yapıyorum ama karma sistem var savunması bana zerre mantıklı gelmiyor]

 

Uzun uzun anlatmaya gerek olmamakla birlikte rutin olarak her kana NAT uygulayan Kan Merkezlerinde, Cerrahi İşlem, Akupunktur, Hacamat, Takı İçin Cilt Deldirme vb. tüm uygulamalardan 6 ay geçtikten sonra gönül rahatlığıyla kan bağışı kabul edebilirsiniz. Hatta Avrupa Birliği Rehberinde bu süre 4 aya kadar indirilmiştir. Ayrıca cerrahi işlem kısmının daha detaylı olarak anlatılması gerekmektedir. Steril şartlarda vücuda atılmış dikişten bulaş olma ihtimali bana diş çekiminden sonra bulaş olma ihtimalinden daha düşük gelmektedir.  Belli başlı ülkelerin operasyonlardan sonra yaptıklarına göz atalım.

 

İNGİLTERE:  Major Cerrahi İçin

Zorunluluk: Aşağıdakiler kan veremezler

  1. Malignensi için olduysanız kan veremezsiniz

  2. Tüm yaralarınız iyileşmemişse kan veremezsiniz.

  3. Herhangi bir enfeksiyonunuz varsa

  4. Hareket etme konusunda sıkıntılarınız varsa (Mobiliteniz eski haline dönmediyse)

  5. Major cerrahinin üstünden 6 ay geçmediyse

  6. Diğer cerrahilerinin üstünden 7 gün geçmeyenler

  7. Herhangi bir fleksibl endoskopik girişimin üstünden 4 aydan az geçenler

  8. Ameliyat sonrası hastaneye gitmesini gerektirecek tedavi görenler

  9. 1 Ocak 1980 yılından sonra ameliyatta transfüzyona ihtiyaç duyanlar

İsteğe bağlı:

a) Eğer cerrahi servikal karsionama in situ(CIN) ya da bazal hücreli karsinoma için yapıldıysa ve diğer kriterlerde herhangi bir sıkıntı yoksa kan bağışlayabilir.

b) Diğer kriterler karşılanıyor, bağışcının valide edilmiş hepatit B core antibody testi negatif ise herhangi bir flexible endoskopi işleminin üstünden 4 ay geçtikten sonra kişi kan verebilir.

c) Diğer kriterler karşılanıyorsa, donör metal kalça replasmanı aldıysa krom ve kobalt seviyeleri izlense dahi kan bağışlayabilir.

 

Lazer Tedavisiyle ilgili yazanlar:

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Malignensi nedeniyle ise

  2. İyileşmemiş herhangi bir yarası varsa

  3. Diyabetik retinopati nedeniyle yapıldıysa

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer bazal hücreli karsinom dolayısıyla yapıldıysa, tedavi tamamlandıysa ve kişi tamamen iyileştiyse kişinin kan bağışı kabul edilir.

  2. Eğer Serviksin İntraepitelyal Neoplazmı nedeniyle yapıldıysa, tedavi tamamlandıysa ve tedavi ardından yapılan smear testi herhangi bir anormal hücre göstermediyse kişi kan bağışı yapabilir.

  3. Eğer kozmetik amaçla yapıldıysa, iyileştikten sonra kişi kan bağışlayabilir.

  4. Varis nedeniyle yapıldıysa, iyileştikten sonra kişi kan bağışlayabilir.

  5. Lazer tedavisi göze yapıldıysa iyileştikten sonra kişi kan bağışlayabilir.

DSÖ REHBERİ: Reddedin:

  1. Minor diagnostik prosedürler(rijid endoskopi dahil): kişi normal aktivitesini sürdürecek duruma gelene kadar reddedin.

  2. İnvaziv diagnostik prosedürler(fleksibl endoskopi kullanılarak): 12 ay boyunca reddedin.

  3. Biyopsi: Normal aktivteye döndükten sonra kişi kan verebilir.

  4. Minör cerrahi işlemlerden sonra tedavi başarılı bir şekilde tamamlanana ve kişi normal aktivitesine dönene kadar reddedilir.

  5. Major cerrahi işlemlerden sonra 12 ay geçmesi gerekir.

  6. Eğer beyin ameliyatı ise(neurosurgical), dura mater graftı ya da kornea nakli yapıldıysa kalıcı red.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ:  Cerrahi bir işlemden sonra kişi tamamen iyileşene ve donör olmaya hazır hissedene kadar kan vermemelidir. Ortalama major cerrahiden sonra bu süre 6 aydır.

 

HOLLANDA: If you will be undergoing surgery soon, always consult the donation doctor before giving blood. After surgery, you can donate blood if the following conditions have all been met: The wound has healed and sutures have been removed. If tissue investigations have been performed, the results must be available and good.You did not receive any blood, platelets or plasma (see blood transfusion).You have fully recovered and feel fit.

Minor surgery: After minor surgery (such as cataract surgery, eyelid surgery, fat removal or circumcision), you may donate blood 1 week after the wound has healed and any sutures have been removed and you feel well.

NOTE! If you have undergone a laparoscopic procedure or endoscopy, you may not be allowed to donate blood for 6 months (see laparoscopy and endoscopy)

Laser eye surgery

You may donate blood if this is done to replace eyeglasses or contact lenses. If this is for retinal detachment, please contact the Blood Bank (0800-5115)

KANADA: In general, having surgery is not a concern for donating, but the underlying condition that precipitated the surgery may be.

If the underlying condition is not cause for deferral, you will need to be fully recovered from the procedure and feeling well before donating.

If you received any blood products during or after surgery, wait 6 months before donating.

A.B.D: Surgery

·        accept history of recent surgery if:

o       underlying illness does not disqualify donor

o       stitches/staples dissolved or removed

o       wound is healed

o       donor has resumed normal activity and is feeling well

·        accept minor cuts requiring stitches/staples after 48 hours if no signs of infection (http://web.princeton.edu/sites/september11/eligib.htm)

 

Almanya: Operations :

  • Large OP: 4 months (eg bowel surgery, stomach)

  • Other OPs: will be assessed by the doctor on a case-by-case basis; the decisive factor is the complete recovery of the donor

  • Small surgery: at least 1 week; The wound must have healed without complications, threads pulled more than 24 hours ago.

  • endoscopic surgery (minimally invasive "reflection"): 4 months (eg minimally invasive variceal stripping)

  • in the UK / Northern Ireland operates since 1.1.1980: permanent exclusion (see Abroad Great Britain)

Tüm bilgiler ışığında Lazer ile göz operasyonundan sonra bağış kabul edilmelidir. Fakat biz de 12 ay boyunca red verilmesi gerekmektedir.  

21.soru.png

Malumunuz rehberimizde Hepatit E ile ilgili bir bilgiye rastlanmamaktadır. Zorlama olarak şurada yer alan bilgileri referans olarak alabiliriz.

 

“Hepatit öyküsü veren fakat hepatit türü hakkında net bilgi veremeyen kişilerden durumunu Enfeksiyon hastalıkları polikliniği olan bir hastaneden alınmış test raporları ile belgelemesi talep edilir. Kan bağışının kabul edilebilmesi için hepatit öyküsünün üzerinden en az 24 ay geçmiş olmalı ve ayrıca HBsAg negatif, anti-HBc negatif, anti-HCV negatif olmalıdır.“

 

Tabii soruda geçen şahıs Hepatit E geçirdiğine dair net bilgi veriyorsa yapmamız gereken nedir? Öncelikle Hepatit sorularında benim gözlemlediğim bölgeden bölgeye farklılıklar vardır. Hepatit sorusu işaretlendiğinde bazı doktorlar kişi hepatit A geçirdiğini

söylese dahi testleri istemektedir, bazı doktorlar ise net bilgi vermese dahi testini yapıyoruz diyerek kan almaktadır. Hepatit hakkında algoritmanın daha profesyonelce hazırlanması sahada çalışan doktorların karar vermesinde büyük kolaylıklar sağlayacaktır.

 

DSÖ REHBERİ: HEPATİT E ve NEDENİ BİLİNMEYEN HEPATİT: Tam iyileşmeden sonra 12 ay geçmesi gerekir. Hepatit E ya da nedeni belirlenemeyen hepatit hastalarıyla beraber yaşayanlar, cinsel partner olanlar ya da yakın teması olan kişiler son temastan sonra 12 ay geçtikten sonra kan verebilirler.

 

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Hepatit ya da sarılık öyküsü olanlar yetkilinin takdirine bağlı olarak kan verebilir. Esğer HBsAg ve anti-HCV'si negatif olması halinde kan bağışlayabilirler. Hepatit B hastası(akut ya da kronik) olan biriyle aynı evde yaşayanlar eğer bağışık olduklarını kanıtlamazlarsa son temasın üstünden 6 ay geçtikten sonra (uygun testler yapılırsa 4 ay) kan verebilirler. HBV taşıyan kişilerin cinsel partnerleri eğer bağışık olduğunu kanıtlamazsa kan bağışı yapamazlar. HBV'li bir kişinin eski cinsel partneri ise son cinsel ilişkiden sonra 6 ay geçtikten sonra kan verebilir. HBV NAT ve anti-HBC eğer negatif ise bu süre 4 aya düşer. Hepatit B ve Hepatit C taşıyıcıları kan veremezler.

AMERİKAN KIZIL HACI:  Eğer hepatitle ilgili bir belirti ya da semptomunuz var ise ve bu virüse bağlı ise ya da açıklanamayan sarılığınınız var ise kan vermeye uygun değilsinizdir. Hepatit B ya da C ile ilgili testleriniz pozitif ise, hiç bir zaman hasta olmasanız ya da sarılığınız olmasa dahi kan veremezsiniz. Eğer hepatit hastalığı olan biriyle yaşıyor ya da cinsel ilişkiniz oluyorsa son temastan sonra 12 ay beklemeniz gerekir. * Paho rehberinde American Association of Blood Banks ve Australian Red Cross'a göre  11 yaşından sonra geçirilen herhangi bir viral hepatit kalıcı red.

İNGİLTERE: HEPATİT E:

1-Tam iyileşmenin üstünden 6 ay geçmesi gerekir.

Ek bilgi: Eğer tam iyileşme sonrası HEV RNA'nın negatif olduğu, anti HEV IgG'nin pozitif olduğu dökümente edilirse kişi kan verebilir.

2-Cinsel temas sonrası eğer şu an cinsel temas devam ediyorsa temasta bulunulan Hepatit E'li partnerin iyileşmesinin üstünden 6 ay geçmesi gerekir. Eğer geçmişte bir temas olduysa bu temasın üstünden 6 ay geçmesi gerekir.

Ek bilgi: Eğer partner tamamen iyileşmişse ve  iyileşme sonrası HEV RNA'nın negatif olduğu, anti HEV IgG'nin pozitif olduğu dökümente edilirse kişi kan verebilir.

3-Hepatit E'li biri ile aynı evi paylaşanlar kişinin iyileşmesinin üstünden 6 ay geçtikten sonra ya da ev paylaşamının durdurulmasından 6 ay geçtikten sonra kan verebilirler.

Ek bilgi: Eğer etkilenen kişi tamamen iyileşmişse ve  iyileşme sonrası HEV RNA'nın negatif olduğu, anti HEV IgG'nin pozitif olduğu dökümente edilirse kişi kan verebilir.

Almanya : Hepatit E:

  • Infection / disease: 4 months

  • Intimate contact with patients or close household contact with patients (living in a community): 4 months after the last contact

22.soru.png

İnsülin kelimesinin rehberimizde geçtiği tek bir yer vardır o da kan bağışı sorgulama formundaki sorular içerisindedir. İnsulin ise 4 yerde geçmektedir. (Kelimenin TDK’ya göre doğru yazıışı İnsülin’dir) Şimdi bu 4 yeri tek tek yazalım.

 

Diabetes mellitus: İnsulin kullanımı varsa veya komplikasyon gelişmişse, kalıcı olarak ret edilir (2 kez)

İlaçlar: hayvan kaynaklı insulin (2 kez)

 

İnsülin kullanıp da hastalığı kontrol altında olan ve komplikasyonu bulunmayan bir çok hasta vardır diye düşünüyorum. İnsülin eğer hayvan kaynaklı insülin değilse [Günümüzde hayvanlardan (sığır, domuz) elde edilen insülinler kullanılmamaktadır, bunun yerine rekombinant yolla üretilen insan insülinleri kullanılmaktadır.(Kaynak)] hastalık kontrol altındaysa, komplikasyon gelişmemişse son diyabet takibinde ilaç dozu, etken maddesi değiştirilmemişse kişinin kan bağışlamasında A.B.D’de sıkıntı yoktur. Fakat yöneticilere attığım dünyanın gelişmiş ülkelerinde insülin kullanımı red nedeni değildir söylemim yanlıştır.

 

DSÖ REHBERİ: Ortostatik hipotansiyon öyküsü olmamış, enfeksiyon, nöropati veya vasküler hastalık, özellikle de periferik ülserasyon bulguları bulunmamak şartıyla diyabetli bireyler diyet veya oral tedavi(hap) ile hastalığı iyi kontrol edilmişse kan verebilirler. Eğer tedavide insüline ihtiyaç duyuluyorsaya da multi-organ tutulumlu komplikasyon varsa kalıcı olarak reddedilir.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Eğer insülinle tedavi gerekiyorsa ve rDNA insülin kullanıldıysa kalıcı red.

AMERİKAN KIZIL HACI: Eğer diyabet insülin ya da oral tedavi ile iyice kontrol altına alındıysa kan verebilirler. Fakat insülin alt başlığında ise şöyle bir madde var: "1980'den beri diyabeti olan donörler eğer sığırdan üretilen insülin kullandıysa ve sığırların orjini Birleşik Krallık ise kan veremezler"

İNGİLTERE:  Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. İnsülin ile tedaviye ihtiyaç duyuyorsa

  2. Diabet ilaçları son 4 hafta içinde değiştirildiyse (doz, etken madde değşikliği gibi)

  3. Bayılma, yorgunluk hissi, baş dönmesi atakları, sersemlik ile ilgili problemler yaşayanlar

  4. Kalp yetmezliğinden müzdaripse

  5. Diyaliz gerektiren böbrek nakli olduysa, eritroppoetin ya da benzeri ilaç kullanma ya da renal transplant için aktif araştırma altında olanlar

  6. Daralmış ya da tıkanmış arter nedeniyle herhangi bir tipte amputasyon cerrahisi geçirenler

  7. Kangren öyküsü olanlar

  8. Duyu kaybıyla ilişkili ülser ya da yaraları olması ya da geçmişte olması

  9. Pankreas doku nakli olanlar

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer pre-diyabet(diyabet öncesi), gestasyonel diyabet tanısı almışsa fakat tedaviye ihtiyaç görülmüyorsa kişi kan bağışlayabilir.

  2. Eğer hastalık diet, oral ilaç ya da insülin dışı enjetebl bir ilaç(Exanatide (Byetta) ya da Liraglutide(Victoza)) ile kontrol altında tutuluyorsa ve son 4 hafta içinde ilacın ne tipi ne de dozu değiştirilmediyse kişi kan bağışlayabilir

  3. Eğer bir önceki tedavi insülin ile yapıldıysa(sığırdan üretilen insülin dahil) fakat bu tedavi dört haftadan uzun süre önce durdurulduysa kişi kan bağışlayabilir.

  4. Eğer kangren diyabet ya da periferik vasküler hastalık nedeniyle ilişkili değilse( mesela hipotermi ya da meningokok menenjitine bağlı olabilir) eğer tüm yaralar tamamen iyileştiyse amputasyon gerekli olsa dahi kişi kan bağışlayabilir.

 

AVUSTRALYA: Diabetle ilgili göz, damar, böbrek vb. komplikasyonunuz yoksa, diyabetiniz diet ya da oral medikasyonla kontrol altındaysa kan bağışlayabilirsiniz.

Eğer diyabetiniz kontrol altındaysa, komplikasyonunuz yoksa ve sığırdan elde edilmiş insülin hayatınızda hiç kullanmadıysanız genel olarak kan bağışlamanızda bir engel yoktur.

KANADA: If you have type 2 diabetes and are treated with diet or pills to lower your blood sugar, you can donate.

If you have type 2 diabetes and are treated with insulin, you may be able to donate. This depends on when you started insulin, and if your sugars are stable with no large changes in insulin dose.

Type 1 diabetics are currently deferred.

Bu konuda benim şahsi görüşüm hayvan kaynaklı insülin olmaması şartıyla hastalık kontrol altındaysa ve komplikasyon gelişmemişse kan bağışlamasında kişinin bir engel olmaması yönündedir. İngiltere ve AB ülkelerinde donörün sağlığı düşünülerek kan bağışlanmaz deniyor. Fakat yine de eklemeliyim ki eğer olur da insülin içenlerden kan alınacaksa endokrin doktorundan diyabetle ilgili komplikasyon olmadığı ve hastalığının kontrol olduğuna dair bir yazı olması gerektiğini düşünüyorum.

23.soru.png

DSÖ REHBERİ: Kabul Edin:

  1. Kan ürünü alan kişiler ile teması olanlar veya cinsel partnerleri

Reddedin:

  1. Kan transfüzyonu alan bireyler: 12 ay reddedin

  2. Düzenli bir şekilde plazma kaynaklı koagülasyon faktörü alan kişiler ile cinsel ilişkide bulunanlar: Son cinsel ilişkinin üzerinden 12 ay geçmesi gerekir.

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. vCJD'nin riskinin tanımlandığı ülkelerden herhangi birinde 1980 yılından sonra kan transfüzyonu ya da herhangi bir insan kaynaklı terapötik ürün alan kişiler.

  2. Düzenli bir tedavi altında olup plazma kaynaklı koagülasyon faktörü alan bireyler

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: 6 ay geçici red. Eğer Hepatit C için onaylı bir Nat testi varsa 4 ay geçici red. Onaylanmış bir immünazasyon programına bağlı kırmızı hücre enjeksiyonu var ise ayrıca bir klinik değerlendirmeye ihtiyaç vardır.

AMERİKAN KIZIL HACI:  Birleşik Devletlerde yaşayan herhangi birinden kan transfüzyonu aldıysanız kan bağışı için en az 12 ay beklemeniz gerekir. 1980 yılından sonra Birleşik Krallık ya da Fransa'da kan transfüzyonu olduysanız CJD hastalığı riski nedeniyle kan veremezsiniz.

İNGİLTERE:   Kan bağışı yapamayacaklar: Herhangi bir zamanda

a) Kişi, malaryanın endemik olduğu bir ülkede ya da Güney Amerika trypanosomiasisin endemik olduğu bir ülkede kan ya da kan ürünü almış ise ya da aldığını düşünüyorsa

b) Kan kaynaklı koagülasyon faktörü tedavisi gördüyseniz. Bu protrombin kompleksi için de geçerlidir.

1 Ocak 1980 yılından sonra

a)Kişi, dünyanın herhangi bir yerinde kan ya da kan ürünü almış ise ya da aldığını düşünüyorsa kan veremez. (red cells, platelets, fresh frozen plasma (FFP), cryoprecipitate, cryodepleted plasma, granulocytes, buffy coat preparations, intravenous or subcutaneous human normal  immunoglobulin. This includes mothers whose babies have required intra-uterine transfusion.)

b) Plazma exchange işlemi yapıldıysa

İsteğe bağlı:  

1. a) Medikal sorgulamada bağışcının transfüze olmuş olma ihtimali düşükse kabul edin.

b) İnsan immunoglobulini yapılan tedavilerde sadece profilaksi amacıyla spesifik immnoglobulinler verildiyse(anti D, anti tetanus ya da hepatit immunoglobulini gibi) kan verebilir.

2.Birleşik Kralılık, Kuzey Amerika, Avustralya ve Batı Avrupa'da eğer otolog transfüzyon(kişinin kendi kanı kendisine verildiyse) yapıldıysa bağış kabul edilir.

3. 1 Ocak 1980 yılından önce transfüzyon yapılan kişiler

a) Eğer 1 Ocak 1980 yılından önce donör kan almış ya da almış olduğunu düşünüyorsa ve bu ülke  malaryal endemik ise valide edilmiş sıtma antikor ya da Güney Amerika Trapizanomi endemik ise T. Cruzi antibody testi negatif ise kan bağışlayabilir.

b) Eğer transfüzyon işlemi malarya ya da Güney Amerika tripanosomiazı için riskli olmayan bölgede yapıldıysa kişi kan bağışlayabilir.

 

ALMANYA:

  • in the UK or Northern Ireland since 01.01.1980: permanent exclusion

Tüm bu bilgiler ışığında 1980 yılından sonra Birleşik Krallık’ta transfüzyon yapılmış kişilerden kan bağışı CJD, VCJD riski nedeniyle hiç bir zaman kabul edilmemelidir.

24.soru.png

2,5 yıldır doğru düzgün yazılması için yapılması gerekenleri MEŞ’den tutun, yüz yüze görüşmelerde, toplantılarda, yazılarda her yerde anlatmama rağmen hala tamamen bilim dışı bir uygulama ile yolumuza devam etmekteyiz. Şimdi tarafıma 2016 yılında açtığım MEŞ’e rehberin düzeltilmesi sürecini hızlandırma amacıyla yönetime karşı olan tavrımı değiştirince 5 Ağustos 2018’de cevap geldi. O dönem açtığım MEŞ sadece malarya ile ilgili olmasa da şöyle bir cevap aldım. “Bu bildiriminize konu olan Malarya ile ilgili olarak, Ulusal Rehberin çıkışından sonra uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle, ekteki yazılar ile uygulama esasları bildirilmiştir… “  ekteki gönderilen yazılar ise Temmuz’da hepimize tebliğ edilen skandal malarya listesi ve kurallarını içeriyordu. Önce bir mail yazdım, ardından bir mail daha yazdım en son bu kararı almanızı sağlayan bilimsel kanıtları görmek istiyorum dedim. Tabii ki hiç birine cevap gelmedi. Yazdığım maili aşağıya kopyalayayım. Şimdi buraya konudan bağımsız ekleyeceklerim var. Belki duymuşsunuzdur Bursa’da 2400e yakın TDP çöpe atıldı. Bölgenin TDP deposu bölgeden 20 km uzakta gece kimsenin çalışmadığı KBM’de bulunuyordu. Sistem veri alamadığına dair belli kişilere mail attı, IP adresi güncellenmediğinden arama yapılamadı, komponentte çalışan ve 4 saatte bir uzaktan kontrol edip derece yazması gereken arkadaşlar sistemin veri alamadığını fark etmedi, Atılan uyarı maillerinden kimsenin haberi olmadı. Ardından 4 gün boyunca KBM’de çalışan doktor ve flebotomist arkadaşlara herhangi bir takip çizelgesi olmamasına rağmen, dolaplarla ilgili net bir görev verilmemesine rağmen tuvalete çıkarken niye dereceye bakmadınız diye hesap soruldu. Asansörle çıkıyoruz diye cevap verenler oldu diye KBM’nin asansörü kapatıldı. Şimdi de 1 haftalık prim cezası ve kınama verileceği söyleniyor. Şimdi  flebotomistlere takip çizelgeleri geldi, gece görevlendirme yapıldı bölgeden dolap çalışıyor mu diye bakılmaya geliniyor. İş işten geçti geçmesine iç tüzüğünüze hakim değilim ama haksızlığı fizandan fark edilen bu duruma ceza alanlar içerisinde olmasam da itiraz ediyorum. Şimdi de olayı bağlamak için bu malarya listesini hazırlayan kimse hesap soruyorum. Şube Müdürü olarak görev yaparken altımdaki memurlar yazıyı yazardı ben onaylardım. Ardından Müdür Yardımcısı, ardından da müdür onaylardı. İlçelere gönderilecek en basit yazı bile tek seferde onaylanmazdı. Şimdi eğer siz şu olayda doktor ve flebotomistlere 1 hafta prim cezası ve kınama veriyorsanız. Temmuz ayında gönderdiğiniz Malarya listesinde bulunması kesinlikle gerekli olan Kosta-Rika ve Paraguay’ı koymayan arkadaşlara ne ceza vereceksiniz merakla bekliyorum. Savunma isteyip sen bu ülkeleri nasıl koymadın diye sordunuz mu? Onaylayanlara sen bu yazıyı kontrol etmeden nasıl onayladın diye savunma istediniz mi? Eğer bahsettiğim olaya 1 hafta prim cezası veriyorsanız Tüm Türkiye’yi ilgilendiren yazıyı onaylayanlara nasıl bir ceza vereceksiniz merakla haberini bekliyorum. Aşağıya önce EDQM’ye attığım yardım mesajını ve aldığım cevabı koyayım. Ondan sonra da tek tek anlatmama rağmen cevap alamadığım maili ekleyeyim.(Maili 30 Temmuzda attım)


 

Hello there,

 

I'm a doctor from Turkey. I face a difficult challenge to my authority to fix out guideline. Our national blood guideline is terrible and authority in my blood service(Red Crescent) don't accept it.

 

For example our deferral drug list doesnt contain Acitretin and Anti thyroid tablets except thyromazol. I have a fight with them and I really need help. This is a public health issue.

 

Now they sent instruction to accept syria born people to donate without malaria antibody test. I told them We shouldn't because in the world no country take blood without antibody test if the country had malaria risk. But they don't listen to me. Now I am sending message to announce need help. Can I take information about malaria antibody test. I mean What percent of individuals who are at risk of malaria due to nationality are positive for the antibody test? Especially I need information about Syria. What percent of your Syrian donor malaria antibody test positive? Please help me. They took my people at risk without no scientific evidince. I have to stop them.

Response 1 (30/08/2018 à 10h46) :

 

Sir,

Turkey is a Coucil of Europe member states and should apply the recommendations published in the "Guide to the Preparation, Use ,ad Quality Assurance of Blood Components" published by the Council  of Europe. You can download a free copy under https://register.edqm.eu/freepub

Please read page 255 of the Guide where there is a description concerning screening of malaria of donor leaving in an endemic area. We have no indication about Syria but you might consult the ECDC or the WHO website for having this inforation. Alternatively one could apply the safety measures used in Greece for refugies.

Yours sincerely,

Dr Guy Rautmann

Secretary to the European Committee on Blood Transfusion, Department of Biological Standardisation and OMCL Network

EDQM

 

Attığım mail:
 

“Tekrardan Merhabalar,

 

Rahat edemediğimden dolayı Malarya konusunu iyi anlatamamış olmama istinaden konuyu bu sefer çözmenizi sağlayacak yaklaşımı anlatacağım.

 

A-) Şimdi dediğim gibi eğer Malarya riskli ülkelerde 6 aydan uzun süre geçirildiyse bağış yapmadan önce eskiden 3 yıl bekleniyordu. Şimdi kural değişti zira donörün yıllar geçse dahi enfekte kalabildiği ortaya çıktı. Büyük ihtimalle ve bulabildiğim kadarıyla şu 2 yayının ortaya konmasıyla beraber ülkeler kan bağışı seçim kriterlerindeki Malarya politikasını değiştirdi.

a) https://onlinelibrary.wiley.com/doi/pdf/10.1111/j.1423-0410.2005.00610.x

b) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24654829

 

"Donors may remain infective for up to 5 years with P. falciparum and P. vivax, 7 years with Plasmodium ovale, and 46 years with P. malariae since the travel to the malaria-endemic area"

 

B-) Peki ne yaptılar? Hızlıca Sıtma-Antikor testini getirdiler. Kar-zarar oranı hesaplandığında yapılan testin maliyeti kişinin kan bağışlayamamasından daha ucuz ve daha güvenilirdi.

 

C-) Sıtma Riski bulunan ülkelerde doğan kişilere eğer bir kez daha malarya riskli ülkeye ziyareti olmadıysa bir kereye mahsus olmak üzere Sıtma-Antikor testi yaptılar ve sorunu çözdüler. Mesela Avustralya önce antibody taraması yapıyor ve bu negatif ise tam klinik kullanım için kanı kullanıyordu. Eğer antibody tespit edildiyse, antijen ve DNA testleri şu an enfeksiyon var mı diye kontrol ediyordu. Eğer Antijen ve DNA testleri negatif ise kişi kan bağışlayabiliyor fakat sadece plazma kullanılıyordu.

 

D)  Peki biz ne yapıyoruz?

 

a) Önce kanunlarla belirlenmiş olan uymak zorunda olduğumuz rehber her ülkede uygulanan Sıtma-Antikor testini istiyor. Fakat yetkililer unutuyor ki Türkiye'de sıtma-antikor testi yapan kurum sayısı çok az ve bu testi Kızılay yapmazsa malarya riskli ülkede doğan kişilerin kan veremeyeceği anlamına geliyor. Ama istemeleri kanın güvenli tedariği açısından önemli dolayısıyla bir sıkıntı yok, fakat bu rehberdeki liste o kadar eski ki Gürcistan'a gir çık yapan kişi bile rehber yüzünden 1 yıl boyunca kan veremiyor.

b) Sonra Kızılay biz çok bağış kaybediyoruz bunu düzeltelim diyor fakat maalesef düzeltilemiyor. Ağustos 2017'de tuhaf bir yazı gönderiliyor. Yazıdan şu sonuç çıkarılıyor sıtmanın cirit attığı Myanmar'da doğandan kan alınabiliyor fakat Gürcistan'a gir çıktan kan alınmıyor.

c) Her neyse bir şekilde bu liste öyle ya da böyle bir şekilde düzeltilmeye çalışılıyor ve deniyor ki 2013 yılından önce ziyaret varsa eski liste ziyaret yeniyse yeni liste kullanılacak deniyor. Fakat eski listede Myanmar gibi bir çok ülke yok. Ayrıca rehberde 6 aydan uzun süre geçirenlerden Sıtma-Antikor testi istenir deyince bu sefer bu ülkelerde doğanlardan kan alınmamaya alanlara ceza kesilmeye başlanıyor. Fakat bazı şehirlerde gayet de alınıyor. Bu sefer kuralın çok saçma bir açığı ortaya çıkıyor. Yazıda deniyor ki 6 aydan uzun süre malarya riskli ülkede geçirdiyse kan veremez fakat Bağışcı sorgulama formunda soru hala son 3 yıl içinde herhangi bir ülkede bulundunuz mu diye duruyor. Soru da düzeltilmiyor böylelikle doktorların hepsinin tüm bağışcılara hayatının herhangi bir döneminde yurt dışında 6 aydan uzun süre geçirdiniz mi diye sorgulama yapması gerekliliği ortaya çıkıyor. Fakat eminim ki doğum yeri dışında ekip doktorlarının bir kısmı böyle bir uzun süreli yaşam var mı diye kontrolünü yapamıyor.  Sonuç olarak böylelikle yıllardır kan veren bir çoğu 20 yılı aşkın süredir Türkiye'de ikamet eden Azeri, Özbek vatandaşlarımız kan verememeye ve kuruma küsmeye başlıyor.

d) Son olarak yeni Medikal koordinatörümüzün yazısıyla yeni bir yazı geliyor. Artık yeni listemiz bu deniyor ve müdürler Suriyelilerden artık kan alabilirsiniz diye duyuruyor. Şimdi hem muhattabım olan size hem sayın Medikal koordinatörümüze beni aydınlatmanız açısından şunu soruyorum

 

1996 yılından önce tüm Suriye Sıtma Riskli Ülkeler kategorisindeyken bu ülkede bu tarihlerde doğanlarda Sıtma antikoru olmadığını neye göre düşünüp artık kan alabilirsiniz diyorsunuz? Örneğim sadece Suriye için değil diğer listeden kaldırdığınız tüm riskli ülkeler için geçerlidir. Teknolojinin bu kadar geliştiği 2018 yılında sadece Google'a Who Malaria risk countries yazıp 2008 yılına kadar tüm listeye ulaşabiliyorken hangi bilimsel gerçeğe dayanarak bu riskli ülkelerde 6 aydan uzun süre geçirenlerden kan alabiliyoruz, bilmiyorum. Eğer siz biliyorsanız kanıtlarıyla beraber cevabını duymayı çok isterim. Şu an yeni getirdiğiniz kural güvenli kan tedariği açısından risk taşımaktadır. Bu riski "bize bir şey olmaz, zaten hiç bir doktorun aklına transfüzyondan sonra TTM olabileceği aklına gelmez" ise derin üzüntü duyuyorum.

 

5- Sıtma-Antikor testi bir an önce ihaleye açılmalı ve bahsi geçen riskli vatandaşlara sıtma-antikor testi uygulanmalıdır. 2015 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri doğrultusunda endemik bölgelerimizde aşağıdaki kurallar uygulanmalıydı.

"- Hem sıtma mevsimi boyunca hem de yılın geri kalanında, enfeksiyon riski en düşük olan bağışcılardan kan alınmalıdır.

- Düşük endemik bölgelerden kan almayı arttırma ana strateji olmalıdır.

- Tüm bağışlara smear mikroskobi ya da antijen testi ile tarama yapın."

 

Fakat yukarıda Dünya Sağlık Örgütü'nün öneri olarak sunduğu kurallar uygulanmadı. Uygulanmadığından belki bazı hastalar TTM yüzünden vefat etti. Artık endemik bölge olmadığımıza göre Dünya Sağlık Örgütü'nün önerilerine bir kez daha bakalım.

 

"Endemik Olmayan Bölgelerde:

-Potansiyel bulaşı engellemek için donör popülasyonunun malarya ile temas riskini tanımlayın.

- Mallarya riski ya da öyküsü olan kişileri belli erteleme stratejeleri uygulayın.Riskli kişilere şu sorular sorulmalıdır: "Doğduğu yer, Daha önce endemik bölgede ikamet edip etmediği? Son 12 ay içinde endemik bölgeye ziyaret olup olmadığı?  Endemik bölge sırasında yada sonrasında ateşle giden hastalık ya da malarya öyküsünün olup olmadığı?"

**Eğer sensitif ve multi spesifik bir antibody testi (*Sıtma-antikor testi diyebiliriz) mevcut değilse (*Kızılay'da yok)

1) Malaryanın endemik olduğu bir bölgeye ziyareti olup herhangi bir semptomu olmayan kişiler ziyaretin üstünden 12 ay geçene kadar kan veremezler.

2) Endemik bölgeye ziyareti olmuş ve ateşli hastalığı olan kişilerden malarya tanısı almasa dahi tam iyileşmenin ve bölgeyi terk edişin üstünden 12 ay geçene kadar kan veremezler.

3) Malaryanın endemik olduğu bölgede hayatının ilk 5 yılını geçirmiş kişiler ya da 6 ay ya da daha uzun süre endemik bölgede yaşayan kişiler endemik bölgeyi terk edişten 5 yıl sonrasına kadar kan veremezler.

4) Bir kez dahi malarya tanısı almış kişiler hiç bir zaman kan veremezler. [Kalıcı red]

** Eğer sensitif ve multi spesifik bir antibody testi mevcut ise

1) Asemptomatik, malarya bulaş riski olan (ziyaret ya da ikamet) bireyler endemik bölge dönüşünden 6 ay geçtikten sonra kan verebilirler.

2) Malarya bulaş riski olan (ziyaret ya da ikamet) bireylerin eğer ateşli hastalığı varsa malarya tanısı almasa dahi tam iyileşmenin ve bölgeyi terk edişin üstünden 6 ay geçene kadar kan veremezler.

3) Şu anda bir enfeksiyon ya da malarya öyküsü olan kişiler tam tedavi ve iyileşmenin üstünden 3 yıl geçtikten sonra kan verebilir."

 

Malarya konusuyla sizin ilgilendiğinizi düşünerek böyle uzun ve herkesin anlayabileceği şekilde yazdım. Şimdi bugünden itibaren yapılması gereken

 

1- Sıtma Antikor Testi ihalesi şartnamesi hazırlanmaya başlanmalıdır.

2- Sıtma Antikor Testi alındıktan sonra Avrupa Birliği'nin rehberi uyarınca aşağıdaki kural getirilmelidir. [Yeni Not: Hani yukarıda Dr Guy 255. sayfayı uygulamalısınız demiş ya o kısım işte aşağısı]

 

"Tüm hayatlarında malaryanın endemik olduğu bir bölgede 6 aydan uzun süre yaşamış kişiler:

1) Eğer antibodyler için valide edilmiş immünolojik bir test(Sıtma-antikor testi) sonucu negatif ise endemik bölgeye son ziyaretin üstünden 4 ay geçtikten sonra kan verebilir.

2) Test tekrarlayan reaktivite gösteriyorsa, antibody testi negatife dönene kadar uygun bir zaman reddedilir. (önerilen zaman 3 yıldır)

3) Eğer test yapılmamışsa test yapılana ve negatif olana kadar reddedilir."

 

Malarya öyküsü veren kişiler:

1) Kişi asemptomatik olana ve kişinin tedavisi bitene kadar reddedilir.

2)Tedavi ve son semptomların bitiminden 4 ay geçtikten sonra eğer sıtma antikor testi negatif ise kan verebilir.

3)Test tekrarlayan reaktivite gösteriyorsa, antibody testi negatife dönene kadar uygun bir zaman reddedilir. (önerilen zaman 3 yıldır)

4) Eğer test yapılmamışsa test yapılana ve negatif olana kadar reddedilir.

Endemik bölge ziyaretinde ya da sonrasındaki 6 ay içinde malarya ile uyumlu teşhis edilemeyen ateş hastalığı olan kişiler:

1)Eğer valide edilmiş malarya parazitlerinin antibodyleri için yapılmış bir immünolojik test(Sıtma-antikor testi) sonucu negatif ise tedavi bitimi ve semptomların bitişinin üstünden 4 ay geçtikten sonra kişi kan verebilir.

2) Test tekrarlayan reaktivite gösteriyorsa, antibody testi negatife dönene kadar uygun bir zaman reddedilir. (önerilen zaman 3 yıldır)

3)Eğer test yapılmamışsa test yapılana ve negatif olana kadar reddedilir.

Endemik bölgeyi ziyaret sonrası malarya ile ilgili herhangi bir klinik semptomu olmayan diğer tüm kişiler:

1) Eğer antibodyler için valide edilmiş immünolojik bir test(Sıtma-antikor testi) sonucu negatif ise endemik bölgeye son ziyaretin üstünden 4 ay geçtikten sonra kan verebilir.

2)Test tekrarlayan reaktivite gösteriyorsa, antibody testi negatife dönene kadar uygun bir zaman reddedilir. (önerilen zaman 3 yıldır)

3) Eğer test uygulanmadıysa son ziyaretin üstünden 12 ay geçtikten sonra kişi yeniden kan bağışına kabul edilebilir"”


 

e) Sıtma Antikor Testi alabilecek durumda değilsek hazırladığınız liste yıl yıl ülkelerin bölgelerine göre aşağıda belirttiğim şekilde güncellenmelidir ve bir an önce yıllardır iç savaş yaşayan Suriye'den sıtma bildirimi yapılmasının beklenmesi bırakılmalıdır. Bu yapılan listeler ülkelerin yaptığı bildirimlerle gerçekleşmektedir. İngiltere 1996 yılına kadar tüm ülkeyi Sıtma Riskli bölge 1996-2012 tarihi arasında ise kuzey bölgelerini riskli bölge olarak görmektedir. Bu dönemden sonra ise mevcut koşullar değerlendirildiğinde malarya protokolünü uygulamak gerektiğini belirtmişlerdir. Zaten iç savaş Mart 2011'de başlamıştır. Savaşta olan bir ülkeden malarya bildirimi beklemek abesle iştigaldir.

 

Birleşik Arap Emirlikleri

Malarya Güncel Risk: Hayır = Yani şu andan itibaren ziyaret edip gelen için kan bağışı açısından bir risk yok.

Malarya Geçmiş Risk: Şubat 1996 tarihine kadar yılın tüm zamanlarında tüm ülke

Aralık 2011 tarihine kadar ülkenin doğu kısımları = Yani bu dönemlerde bu bölgelerde 6 aydan uzun süre geçirdiyse Sıtma Antikor testi istenmelidir.

 

Suriye:

Malarya:  Evet

Şu anki durum göz önünde alınarak yılın tüm zamanlarında ve tüm ülkede malraya riski var olarak kabul edilmelidir.

Malarya Risk Kategorisi: A

Geçmiş Malarya Riski: Evet. Şubat 1996 tarihine kadar yılın tüm zamanlarında tüm ülke.

Mayıs 2012 tarihine kadar Mayıs - Ekim arası ülkenin Türkiye ile olan kuzey sınırı ve ülkenin kuzey bölgeleri

 

Suudi Arabistan

Malarya:  Evet

Güney ve Batı eyaletlerinde risk vardır.

Cidde, Mekke, Medine Taif gibi Doğu, Kuzey ve Merkezi Bölgelerde risk yoktur.

Malarya Risk Kategorisi: B

Geçmiş Malarya Riski:  Eylül 2006 yılına kadar yılın tüm zamanlarında tüm ülke. (Cidde, Mekke, Medine, Taif şehir merkezleri hariç)

 

Liste yukarıda örneklerini verdiğim şekilde yeniden düzenlenmelidir ve sonraki sorularda göreceğimiz üzere coğrafi risk bölgeleri denildiğinde akla sadece malarya gelmemelidir. Malarya listesi olarak WHO, CDC ve İngiltere’nin listeleri bulunmaktadır. Ben bunlar arasında en kullanışlı ve en aklıma yatanın İngiltere’nin olduğunu 2,5 yıl önce söylemeye başladım hala söylüyorum. Yukarıda verdiğim örnekler de İngiltere’nin bağış seçim kriterlerinden alınmıştır. Mesela gavur dediğimiz İngilizler Mekke, Medine’ye gidenden kan alıyorlar çünkü bir risk yok.

25.soru.png

6- Kan ile Temas ve Sağlık Çalışanları

Sağlık çalışanları kan bağışında riskli grupta görüldüğünden dolayı kan verememektedirler. Kan ile teması olan kişiler de aynı şekilde 12 ay boyunca kan bağışlayamamaktadırlar. Kan ile temas tanımı çok yetersiz bir tanımdır olması gereken kanın intakt (bütünlüğü bozulmuş) deri ile temasından ya da göz gibi bir organ ile temasından sonra kan alınmaması gerekir.

 

J. CEVAP:

Sağlık çalışanlarının kan yolu ile bulaşan hastalıklar açısından risk grubunda olduğu yapılan çeşitli araştırmalarda görülmektedir. Aksi ispat edilmedikçe bu kısıtlama devam etmelidir. Kan ile temas tanımı yeterlidir, kişilerin temas öyküsündeki intakt kavramı doğru değerlendirilemeyebilir.

 

Rehberimizde yazan şu şekildedir: Hepatit B-C enfeksiyonu olan biriyle işi gereği sürekli temasta olan sağlık personeli fakat hem toplantılarda hem eğitimlerde söylenen sağlık çalışanlarından 12 ay boyunca kan verilmemesi yönündedir. Aldığım cevap da bu şekildedir. Bu uygulama detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Malumunuz çevre sağlık teknisyeni de sağlık çalışanı olarak geçmektedir. Resmi yazı ile doktordan her şeyi beklediğini söyleyen yöneticiler intakt kavramının doğru değerlendirilmeyeceğini düşünmesi de ayrı bir konudur.

 

DSÖ REHBERİ:  Hepatit B: Sağlık çalışanları eğer bir inokülasyon ya da muköz membran teması olduysa temasın üstünden 12 ay geçmesi gerekir. Hepatit aşısı olan sağlık çalışanlarını ayrıca değerlendirmek gerekir. Hepatit C: Mukozal ya da inokülasyon teması olanlar temastan 12 ay geçtikten sonra kan verebilir.

İNGİLTERE:

1) Temas Öyküsü olan Sağlık Çalışanları: İnsan vücut sıvılarına temasın tanımı: Keskin bir cisim, ısırma, yumruk, abrazyon, heteroseksüel saldırı gibi mukoz membranın insan kanı ya da diğer vücut sıvıları ile temasıdır. Genel başlığa yönlendiriyor. Burada ise:

a) Abnormal prion hastalığı(*Kuru, CJD, Alpers hastalığı gibi) olan kişinin sıvısına maruz kaldıysanız kan veremezsiniz. (Abnormal prions içeren herhangi bir materyale temas edenler daha doğrusu)

b) İnokülasyon hasarı ve mukoza ya da kan ve mukus ile birlikte olan intakt olmayan deri(bütünlüğü bozulmuş deri diye çevirebiliriz. CDC'nin tanımına göre: Areas of the skin that have been opened by cuts, abrasions, dermatitis, chapped skin,) ile temasın üstünden 12 ay geçmeden kan veremezsiniz.

c) Temas ile alakalı şu an bir tibbi araştırma altındaysanız kan veremezsiniz.

İsteğe bağlı: B şıkkındaki durumlarda eğer doğrulanmış bir HB Core antibody testi negatif ise 4 ay geçtikten sonra kan bağışı alınabilir.

2)Temas Öyküsü Olmayan Sağlık Çalışanları: Kabul edin.

Ek bilgi: Sağlık çalışanları normalde kan bağışına kabul edilirler. Fakat önem vermek gerekir ki son zamanlarda enfeksiyon riski taşıyan bir olay yaşanmamış olmasından emin olunması gerekir.

 

Şu yönetim anlayışından anladığım aile hekimliğinde ya da sağlık kuruluşunda çalışan kişi cinsel ilişki sonrası dahi bir virüs kapsa ihalenin bize kalacağı yönündedir.

26.soru.png

Normalde kan bağışlamasına bir engel yoktur. (bkz. 12. soru) Fakat rehberimize göre cevabın kan bağışlayamaz olarak çıkması normaldir.

27.soru.png

Maalesef ben de dahil seyahatlerle ilgili red vereceğimiz zaman aklımıza sadece Malarya geliyor. Oysa ki hem Tropikal Virüsler hem de Batı Nil Virüsü ile ilgili liste yapılmalıdır.

Batı Nil Virüsü ile ilgili rehberimizde aşağıdaki bilgiler yer almakta fakat doktorları yönlendirecek ne bir liste ne de bir internet sitesi bulunmaktadır. Dolayısıyla uygulamada yanlışlıklar doğması çok normaldir.

Batı nil virüsü: Hastalığın insanlara bulaşının söz konusu olduğu bir bölgeden ayrıldıktan sonraki 28 gün boyunca reddedilir.

Batı nil virüsü: Tanı konmuş veya şüphelenilmiş ise 4 ay

 

Tabii uygulamada yanlışlıkların olması bu listede Türkiye’nin de bulunmasından da kaynaklanıyor olabilir zira Almanya, İngiltere gibi bir çok ülke Türkiye için Batı Nil Virüsü rehberinin uygulanmasını istiyor. Sonuç olarak Almanya 1 Haziran-30 Kasım Tarihleri arasında bazı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika Kıtasından 1 ay boyunca kan almıyor. İngiltere ise 1 Mayıs-30 Kasım tarihleri arasında 1 ay boyunca kan almıyor.

 

TÜRKİYE:  Hastalığın insanlara bulaşının söz konusu olduğu bir bölgeden ayrıldıktan sonraki 28 gün boyunca reddedilir. Tanı konmuş veya şüphelenilmiş ise 4 ay reddedilir.

DSÖ REHBERİ:  Batı Nil Virüsü enfeksiyonu geçirmişse ya da benzer semptomlar var ise tam iyileşmeden 6 ay sonra kan verilir. İnsan vakalarının görüldüğü endemik bir bölgeye ziyaretten sonra 28 gün geçmesi istenir.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ:  Eğer doğrulanmış bir NAT testi yoksa endemik bölge ziyaretinden sonra 28 gün geçmesi gerekir. Tanı almış hastalar ise tam iyileşmeden 120 gün geçtikten sonra kan verebilir.

İNGİLTERE:  Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Batı Nil Virüsü endemik bölge ziyaretinin üstünden 6 ay geçmemiş ve donör endemik bölgede ya da dönüşünde Batı Nil Virüsü tanısı aldıysa

  2. Batı Nil Virüsü endemik bölge ziyaretinin üstünden 6 ay geçmemiş ve donör endemik bölgede ya da dönüşünü takiben 28 gün içinde Batı Nil Virüsü benzeri semptomları olduysa

  3. Diğer durumlar için endemik bölge ziyaretinin üstünden 4 hafta geçtikten sonra kan verebilir.

İsteğe Bağlı:

  1. Tüm donorler endemik bölge ziyaretinin üstünden 6 ay geçtikten sonra kan verebilir. Eğer herhangi bir enfeksiyona dair kanıt ya da semptom yoksa bu süre 4 haftaya düşürülebilir. Eğer 4 hafta geçmemişse herhangi bir semptom ya da tanı yoksa Batı Nil Virüsü için  yapılan valide edilmiş bir NAT testi varsa kişi kan bağışlayabilir.

  2. Eğer donörün dönüşünün üstünden 6 ay geçmediyse ve dönüşünü takiben 28 gün içinde ya da o bölgede Batı Nil Virüsünü andıran semptomları olduysa fakat Batı Nil Virüsü tanısı konmamışsa valide edilmiş Batı Nil Virüsü NAT testi varsa kişi kan bağışlayabilir.

ALMANYA: In some European countries and throughout the North American continent, there are from 1.06. until 30.11. every year a 4-week ban. It is due to West Nile virus disease, which is associated with migration of migratory birds (hence seasonal-dependent). The lists of affected countries are published by the Paul Ehrlich Institute (PEI) and updated monthly.

 

Şimdi Batı Nil Virüsü Endemik Bölge Listesine ulaşabileceğimiz internet sitelerini yazalım.

 

https://ecdc.europa.eu/en/west-nile-fever/surveillance-and-disease-data/disease-data-ecdc

(Sadece Avrupadaki ülkeler için)

https://www.transfusionguidelines.org/dsg/gdri/guidelines (İngiltere’nin ülke listesi)

https://www.blutspendehamburg.de/unternehmen/aktuelles/reiseinformationen (Almanya ülke listesi)

https://www.sanquin.nl/en/give-blood/can-i-give-blood/keywords-countries/?page=1&letter=T (Hollanda ülke listesi)

https://www.cdc.gov/westnile/statsmaps/preliminarymapsdata2018/index.html (Amerika’nın Batı Nil Virüsü listesi fakat şu anlık ülke listesine tıklandığında link bozuk çıkıyor. Kendilerine mail attım büyük ihtimalle bu yazı yayınlanana kadar düzeltilmiş olur)

 

Dolayısıyla rehber ve yurtdışı rehberler göz önüne alındığında cevabımız 1 ay geçtikten sonra kan bağışlayabilir olmalı.

28.soru.png

Bu konuda direkt olarak rehberlerde bir bilgi yok fakat ben kendimce şöyle bir mantık geliştiriyorum. Demir Eksikliği Anemisinin nedenini bilemediğimizden ötürü donörün mutlaka tedaviyi başlayan doktoruyla görüşmesini, doktorun demir deposu ve hemoglobin değerlerini gördükten sonra eğer kişinin kan vermesinde bir engel olmadığını düşünüyorsa kan bağışlayabilirsin şeklinde yönlendiriyorum.

 

Amerikan Kızıl Hacı: Hemoglobin ve demir seviyenizi düzelttikten sonra tekrar bağışta bulunmanızdan memnuniyet duyarız.Kızıl Haç, her kan ve trombosit bağışından önce hemoglobin seviyesini ölçer. Yüksek demirli yiyecekler yiyin, demir veya demir takviyeli multi vitaminlerle birlikte hemoglobin seviyenizi düzeltmek bir kaç hafta sürebilir.

 

Kaynak: https://goo.gl/Q2f4Vo   https://goo.gl/4h3Yom

 

Yeni Zellanda: Geçmişte, bağışı olan ve hemoglobin gereksinimini karşılamayan herkes, yılda en fazla 2 kez bağış vermeyi amaçlamalıdır. Adet dönemleri olan kadınlar yılda en fazla 3 kez kan vermeyi amaçlamalıdır. Menopozdan geçen kadınlar yılda 3-4 kez güvenle kan verebilmektedir.

 

Kaynak: https://goo.gl/hi5jwt

 

Birleşik Krallık: Hemoglobin seviyeniz yüksek bir seviyeye çıkana kadar 3 ay bağışa ara vermeniz gerekmektedir. Umut ediyoruz ki bir sonraki kan bağışına geldiğinizde hemoglobin seviyeniz sınır değerimizin üstünde çıkar ve yeniden hayal kırıklığına uğramazsınız. Eğer 3 kez üst üste kan bağışı yapamazsanız, donör listenizden çıkarılırsınız.

 

Kaynak: https://goo.gl/aHupCy

 

Avustralya: https://goo.gl/nEDujK

 

Ayrıca bir çok ülkede özellikle doğurganlık çağında olan kadınlara bağıştan sonra demir takviyesi yapılmasının demir depolarının çabuk toparlaması açısından fayda sağladığını okudum. Hatta tüm bağışcılara bağış sonrası demir takviyesi yapılmasının yararı olduğuna dair internette bir çok çalışmaya ulaşılabilir. Bununla ilgili bir araştırma linkini bırakayım. İlgilenenler isterse okuyabilir. (https://goo.gl/4H52W9) Google’a “iron supplementation after blood donation” yazarak daha bir çok çalışmaya ulaşabilirsiniz.

29. soru.png

​TÜRKİYE:  Fungal enfeksiyon: sistemikse veya derin dokular tutulmuşsa: Tam iyileşmeden sonra en az 1 ay [Geçici red]

İNGİLTERE:  Genel mantar enfeksiyonları için(deri, Tam iyileşmenin üstünden 14 gün son aldığınız antifungal ya da antibiyotik hapının üstünden 7 gün geçmesi gerekir. Fakat sadece losyon ya da krem kullanıyorsanız kan bağışı yapmanızda engel yoktur. Eğer tırnak mantarı için ise tedavinin üstünden 7 gün geçmesi gerekir. Fakat sadece losyon ya da krem kullanıyorsanız kan bağışı yapmanızda engel yoktur.

FİNLANDİYA: Tırnaktaki mantar hastalığı ve bu hastalık için kullanılan ilaçlar kan bağışını engellemez. [https://www.bloodservice.fi/blood-donation/donate-blood/can-you-donate]

Princeton Üniversitesi: Durumunuz kronik olarak adlandırılmadıysa İntramusküler/oral bir antibiyotik ya da antifungal tedavinin üstünden en az 2 gün geçmesi gerekir.

[http://web.princeton.edu/sites/september11/eligib.htm]

ESTONYA: İlaçlarınız bittikten 1 ay sonra kan bağışlayabilirsiniz. [https://verekeskus.ee/en/donate-blood/restrictions/]

 

Rehberimizde geçen derin doku ve sistemik bölümünün daha iyi anlaşılması adına

 

Derin dokular, Kan, Akciğer ve Sistemik Mantar Enfeksiyonları

Çeşitli mantarlar derin doku ve sistemik enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Mantarın bulunduğu enfekte toprak gibi ortamlarla temas eden kişiler sıklıkla enfeksiyonu kaparlar. Akciğer enfeksiyonları tipik olarak mantar sporlarının solunum havası ile alınmasıyla başlamaktadır.  Akciğer enfeksiyonları ve deri altına yayılmış mantar enfeksiyonları ile, istilacı mantarlar ilk enfeksiyon odağından kan dolaşımına geçme (septisemi) ve/veya vücudun her yerine-organlara, dokulara, kemiğe ve bazen omuriliği saran meninksler  ve beyin içine yayılma potansiyeli kazanırlar.

 

Bağışıklık sistemi yetkin hastalarda akciğer mantar enfeksiyonları öksürük, ateş, kas ağrıları, baş ağrıları ve deri döküntüleri gibi yalnızca hafif-orta derecede soğuk algınlığı yakınmalarına neden olabilmektedir. Diğer hastalarda mantarlar enfeksiyonun ilk odağına yerleşip o bölgede kalan, yayılmayan enfeksiyonlara neden olabilmektedir  (hastalık etkenleri granulomlar  içine hapsolur). Ancak bu belli bir odağa sınırlı enfeksiyonları olan kişilerin bağışıklık sistemleri  yaşamlarının bir döneminde yetersizleştiğinde uzun süre sessiz kalan kronik  mantar enfeksiyonu aktifleşerek akut enfeksiyon haline dönüşebilir. Mantarların neden olduğu enfeksiyonların bir bölümünün hastalık belirtilerine neden olması aylar hatta yıllar alabilir. Yavaş yavaş ve giderek daha fazla kötüleşip vücudun her yerine yayılır; gece  terlemeleri, göğüs ağrısı, kilo kaybı ve lenf düğümlerinde büyümeye neden olurlar. Diğer bir bölümü hızla ilerleyerek zatürre (pnömoni) ve/veya septisemiye neden olurlar. Altta yatan akciğer hastalığı olanlarda ve/veya HIV/AIDS hastaları gibi bağışıklık sistemleri yetkin olmayan kişilerin akciğerlerini etkileyen mantar enfeksiyonlarının daha ağır seyretme olasılığı daha yüksektir. Hem akut hem de kronik mantar enfeksiyonları kalıcı akciğer, organ ve kemik hasarına neden olabilir, ölümle sonuçlanabilirler.

Sık görülen sistemik ve derin doku enfeksiyonları::

  • Aspergilloz: Etkeni Aspergillus fumigatus  veya birkaç başka  Aspergillus  türü mantarlardır. Bu mantarlara sıklıkla toprakta, bitkilerde ve ev tozlarında rastlanmaktadır. Sinüsler ve akciğerlerin içlerinde mantar kitlelerinin oluşmasına neden olabilirler. Bazı olgularda beyin ve kemiklere yayılabilirler.

  • Blastomikoz:  Etkeni ormanlık alanlar gibi nemli, organik içerikten zengin topraklarda bulunan  Blastomyces dermatitidis’ dir.

  • Koksidiomikoz: Etkeni kurak  topraklarda bulunan Coccidioides immitis  mantarıdır.

  • Kriptokokkozis: Cryptococcus neoformans  veya nadiren toprakta bulunan  ve kuş pisliklerine temasla bulaşan başka bir Cryptococcus  türüyle oluşan bir enfeksiyondur.  Herkes bu enfeksiyona yakalanabilirken en çok HIV/AIDS hastalarında yaygın olarak görülmektedir.

  • Histoplazmoz:  Tipik olarak akciğerleri etkileyen Histoplasma capsulatum  bu enfeksiyona neden olmaktadır.

  • Kandidiyaz: Etkeni normal floranın da bir bölümünü oluşturan ve dünya genelinde bulunan Candida  türleridir. Enfeksiyonları vücudun nemli, mukoz zarlarında oluşmaktadır.

  • Pneumocystis pneumonia: Etkeni eskiden Pneumocystis carinii olarak bilinen  Pneumocystis jorveci 'dir. Dünyanın her yerinde rastlanan ve en çok  HIV/AIDS’liler dahil olmak üzere bağışıklık sistemi yetersiz kişileri etkileyen bir enfeksiyondur.

 

Kaynak: https://www.labtestsonline.org.tr/conditions/mantar-enfeksiyonlari

30.soru.png

Şimdi çok da şaşırmayacağınız bir olay anlatacağım. Aslında Kosta Rika WHO dahil tüm dünya ülkelerin Sıtma Listesinde var. Fakat 18 Temmuz 2018’de baştan aşağı bilimsel kaynak ve gerçeklerden uzak olarak hazırlanmış Malarya yazısı ve ekinde gönderilen Malarya Riskli Ülkeler listesinde yok. Nasıl yok? Bilmiyorum. Neye istinaden, hangi kaynağa göre yok onu da bilmiyorum. Üstelik bu konuda hem Kızılay’ın düzenlediği Ekip Liderleri toplantısında listeyi bulmak için yapmaları gerekenin Google’a Malaria Risk Countries Who yazmaları gerektiğini söyledim. Hem diğer mecralarda defalarca anlattım. Bundan 2 sene önce şehir şehir dolaşılıp verilen eğitimlerde Gürcistan’ın 2016 yılında yeni listeden çıkarıldığını söyleyen yöneticilere de rastladım, öyle detaylı bir liste yok cevabını da bahsettiğim toplantıda da aldım. Hiç yapamıyorsanız benim kurduğum internet sitesindeki ülke listesini kopyalayın dedim. Ama yok. Şimdi bana diyorlar ki üslubun doktora yakışmıyor. Vallahi böyle basit böyle kritik böyle gözün içine soka soka hatalar yapanlara karşı maalesef saygımı da üslubumu da koruyamıyorum.

Dünya Sağlık Örgütü Listesinde Varken Bizim Listemizde Olmayan Ülkeler:

Kosta Rika, Paraguay

 

Eğer ki bu liste hazırlanırken 2018 yılının listesi WHO’dan alındıysa ve o listede bu bahsettiğim iki ülke yoksa anlarım fakat daha yeni vaka bildirilen Kosta Rika’nın listeden çıkarılma ihtimali bulunmadığından hazırlanan liste hangi ülkenin ya da kuruluşun listesi göz önüne alınıp hazırlanmıştır. Yöneticilerin açıklama yapması gerekmektedir. Ben bu listeyi hazırlayan kişinin küçük şımarıklar yapıp şuradan bir ülke çıkarayım bakayım kimse fark edebilecek mi tadında küçük şakalar yaptığını düşünüyorum. Zira tüm ülkeyi ilgilendiren bir durumda gözümden kaçtı cevabını kabul etmiyorum.

 

Bu Who’nun 2017 Malaria Raporu: http://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/259492/9789241565523-eng.pdf;jsessionid=F392A89E00368D9C0619F2F0CEBDC723?sequence=1

 

Bu linkte ise Dünya Sağlık Örgütü’nün listesine ulaşabilirsiniz: http://www.who.int/malaria/publications/country-profiles/en/

 

CDC’nin listesi için: https://www.cdc.gov/malaria/travelers/country_table/a.html

 

Yurt dışı seyahatlari için benim tavsiyem sitede yer alan seyahatlerle ilgili olan bölümü kullanmanız yönündedir. Böylelikle hem WNV, hem Tropikal Virüs hem de Malarya açısından ülkelerin durumunu öngörüp buna göre davranabilirsiniz.

31.soru.png

Son Mens tarihinin gecikmiş olduğunu söyleyen bağışcılarda mutlaka gebelik ekarte edimelidir.

32.soru.png

DSÖ REHBERİ:Kalıcı Olarak Reddedin:

Eklem yerlerini etkileyen sistemik hastalıkları olanlar kan veremezler

  1. Romatoid Artrit

  2. Psöriatik Artrit (Sedefe Bağlı Artrit)

  3. Ankilozan Spondilit

 

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Eğer donör son 12 ay içinde hastalığı kontrol altında tutmak için tedaviye ihtiyaç duyduysa kan bağışlayamaz.

  2. Kardiyovaküsler sistem tutulumu olduysa kan bağışlayamaz.

 

ESTONYA: Autoimmune diseases (rheumatoid arthritis, scleroderma, lupus, psoriasis etc) : donations not allowed

HOLLANDA: Ankylosing Spondylitis: You may donate blood if you have few symptoms and you feel well.

FİNLANDİYA: ​You may donate blood if your rheumatic disease (e.g. rheumatoid arthritis, ankylosing spondylitis, polymyalgia rheumatica) is free of symptoms or if it remains asymptomatic with the help of anti-inflammatories taken occasionally.

If your rheumatic disease causes clear symptoms of arthritis or aggravated periods of pain, or if you take regular medication for it, you may not donate blood. [https://www.bloodservice.fi/blood-donation/donate-blood/can-you-donate]

ALMANYA: Autoimmune diseases :

  • only 1 organ affected: in principle donatable: Exception: autoimmune nephritis / glomerulonephritis: permanent exclusion

  • more than 1 organ affected (eg rheumatoid arthritis): permanent exclusion

SİNGAPUR: Ankylosing spondylitis is an autoimmune disorder affecting the spine.

In general, donors who have an autoimmune condition (such as ankylosing spondylitis, autoimmune thyroid disorders, rheumatoid arthritis, inflammatory bowel disease, etc) are advised not to donate blood.

Our restriction on donors with autoimmune disease is mainly to prevent any complications in our blood recipients. Autoimmune disease can cause some immune system disturbance/dysfunction. There is a small risk of precipitating similar immune system disturbance and symptomatic disease in those receiving blood from donors with autoimmune diseases.

In addition, those with ankylosing spondylitis have a small risk of developing problems with the heart valves and major artery of the body (known as the aorta). Removing blood during donation can therefore put the donor at risk of developing heart complications. (if the heart is affected). [ http://www.hsa.gov.sg/pub/faq/faq/faqcategory/blood-donation.aspx ]

 

Romatolog olduğunu söyleyen bir başka kişinin forumlarda rastladığım cevabı ise konu hakkında şu şekilde: Ankylosing spondylitis is autoimmune disease with a difference. Rather than autoantibodies these are cytokines mainly TNF which is responsible for the disease. These cytokines do not remain in blood for long after transfusion and not likely to cause any damage in the recipient. So ankylosing spondylitis patients blood is absolutely safe

 

Sonuç olarak otoimmun hastalık olduğundan dolayı bazı ülkeler kan bağışını kabul etmezken bazıları ise semptom göstermeyen ve sadece NSAİİ kullanımı varlığında bağışı kabul etmektedir.

33.soru.png

Rezidüel tip Şizofreni, şizofreni tipleri arasında en hafif olanıdır.

 

DSÖ REHBERİ: Psikiyatrik bozukluklar başlığında şu şekilde yazıyor: Şimdi ya da geçmişte zihinsel sağlık sorunlarına sahip bireylerin kan bağışcısı olabilmek için, kan bağışı için cevaplanması gereken sorulara tam olarak cevap verebilmesi, bağış öncesi yapılan görüşmeyi tam olarak anlaması, donasyon sürecini anlaması ve kanına yapılacak testlerin farkında olması gerekmektedir.

Depresyon hastaları eğer kendini kan vereceği gün iyi hissediyorsa kan bağışlayabilirler.

Psikiyatrik bozukluklar: Anksiyete ya da duygu durum bozukluklarında eğer kişinin genel olarak sağlığı iyiyse, donasyonun olacağı gün açık olarak anksiyetesi, depresyonu ya da manik bir durumu yoksa ilaç kullansa dahi kan bağışlayabilir.

İdame tedavi gerektiren psikotik bozukluğu olan kişiler kalıcı olarak reddedilir.

 

İNGİLTERE: Zorunluluk:  Eğer kişi donasyon sürecini ve kanın uygunluğu için yapılacak kan testlerini tamamen anlayacak durumda değilse kan bağışı yapamaz yazıyor

Ek Bilgi: Akıl sağlığı problemi olan bir çok kişi düzenli tedavi ile kontrol altındadır. Bu kişiler eğer donasyonun yapılacağı gün kendilerini iyi hissediyor ve mental kapasiteleri doğru ve tam bilgi vermeye yetiyorsa, ilaç kullansalar dahi bağış yapmalarını engelleyecek bir durum yoktur. Anksiyete, depresyon, manik ya da psikotik bireyler her zaman doğru bilgi vermeyebilirler bu yüzden bu kişilere kesin ve açık sorular sorulmalı ve işlem açıkca anlatılmalıdır. Klozapin tedavisi gören donörler sıkı takip altında tutulmalıdırlar. Hemoglobin değerini tutturdukları sürece kabul edilirler.

ALMANYA: Mental illnesses :

  • Depression: doctor's decision.

  • Psychoses, personality disorders, among others: permanent exclusion

HOLLANDA: You may donate blood if you are symptom-free and your general physical condition is good. This is at the discretion of the donation doctor.

If there are doubts about your (psychological) fitness during screening, you may not donate blood.

Medication for psychosis is generally not a problem. However, if you are using more than two different medicines for psychological problems, this may increase the risk of dizziness after blood donation.

 

FİNLANDİYA:  The majority of patients suffering from mental illnesses or problems can donate blood. However, a prerequisite for donation is that the donor feels well, there has been no need for hospital treatment in the past six months, any possible medication has been in use for at least a month and the donor doesn’t have any medication, that could cause adverse effects to the recipient of the blood or the donor himself.

Common antidepressants do not prevent blood donation. Some of them may prevent platelet donation. Sleep medication does not prevent blood donation. Some medication used for the treatment of psychosis and bipolar disorder prevents blood donation.

Sonuç olarak psikozu için idame tedavi olanlardan kan alınmamasını daha uygun bulduğumu belirteyim.

34.soru.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Uyku apnesi olan kişiler kan bağışlayamazlar.

İsteğe Bağlı: Eğer CPAP tedavisi ile asemptomatik ise kişi kan bağışlayabilir.

Ek Bilgi: Tedavi edilmeyen uyku apnesi, kişinin gün içinde uykulu hissetmesine, konsantrasyon güçlüğüne neden olabilir.Bu durum da kaza riskini arttırmaktadır. CPAP ile tedavi bu problemleri önleyebilir.

 

FİNLANDİYA: Hafif ya da orta şiddetli uyku apnesi kan bağışını engellemez. Gün içinde semptomları olan(sıradışı yorgunluk, uykuya meğil) kişiler kan bağışlayamaz. Şiddetli semptomları olan ya da tedavi başlangıcından itibaren üç aydan az bir süre geçtikten sonra (örneğin nazal CPAP tedavisi ya da cerrahi tedavi) semptomlar tedaviyle hafifletilmemişse, kan veremeyebilirsiniz.

Uyku apnesi semptomları, gece boyunca oksijen eksikliğinden kaynaklanır. Hemoglobin seviyelerindeki düşüş vücudun oksijen verebilme yeteneğini zayıflattığından, kan bağışı şiddetli uyku apnesi semptomlarını kötüleştirebilir ve bu nedenle donöre olumsuz etkilere neden olabilir.

35.soru.png

İNGİLTERE: SUUDİ ARABİSTAN

Malarya:  Evet

Güney ve Batı eyaletlerinde risk vardır.

Cidde, Mekke, Medine Taif gibi Doğu, Kuzey ve Merkezi Bölgelerde risk yoktur.

Malarya Risk Kategorisi: B

Geçmiş Malarya Riski:  Eylül 2006 yılına kadar yılın tüm zamanlarında tüm ülke. (Cidde, Mekke, Medine, Taif şehir merkezleri hariç)

Tripanazoma Cruzi Riski: Hayır

Sub-Saharan Afrika: Hayır

Batı Nil Virüsü: Hayır

Tropikal Virüs Risk: Evet. Dengue Virüs

ALMANYA: Saudi Arabia: In malaria zones 6 months, otherwise 4 weeks

(Sıtma-Antikor testi var)

HOLLANDA:  If you have visited other parts of Saudi Arabia, for example Mekka, Jeddah and Medina, you may donate blood or plasma again 4 weeks after returning to the Netherlands

    FİNLANDİYA Saudi Arabia - Malaria occurs in some parts of the country, but there is no  malaria risk, for example, in Riyadh, Jeddah, Medina or Mecca.

 

Suudi Arabistan 2017 Malarya Raporu: http://www.who.int/malaria/publications/country-profiles/profile_sau_en.pdf?ua=1

 

Kısacası normal şartlar altında sadece HAC ve Umre Ziyareti yapanlara Malarya Protokolü uygulanmasına gerek yoktur.

36.soru.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Aktif enflamasyon varsa

  2. Trombozis varsa

  3. Ülserasyon varsa

  4. Bir hafta içinde enjeksiyon yaptırdıysa

İsteğe Bağlı: Üsttekiler geçerli değil ve kişi kendini iyi hissediyorsa kan bağışlayabilir.

 

Varis ülserasyonları bir enfeksiyon kaynağı olabileceğinden ötürü varis ülserasyonları olanlardan kan bağışı almamak gerekir.

37.soru.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Eğer reçete edilmiş ilaç bir eksikliği tedavi etmek için ise ilacı kullanan kişi kan bağışlayamaz.

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer eksikliği tedavi etmek değil de rekürrensi(hastalığın tekrarını) önlemek için ilaç kullanılıyorsa kişi kan bağışlayabilir. (pernisyoz anemisi olan kişilerin b12 vitamini kullanması ya da folat eksikliği olanların folik asit kullanması gibi)

  2. Kişi kendi kendine oral vitamin ya da besin desteği alıyorsa kan bağışlayabili

  3. Eğer D vitamini eksikliği riski nedeniyle Vitamin D desteği alıyorsa kişi kan bağışlayabilir.

Ek Bilgi: Osteopeni tedavisi ya da önlemesi için D Vitamini desteği hariç Vitamin ya da diğer nutrisyonel eksikler için tedavi altında olan kişiler hemoglobin testini geçseler dahi kan veremezler. Tedavi tamamlandıktan sonra eğer kişi idame tedaviye ihtiyaç duysa dahi kişi  kan bağışlayabilir ya da tedavi ihtiyacı duyduğu altta yatan neden dolayısıyla reddedilir. Örnek vermek gerekirse pernisyöz anemisi(vitamin b12 eksikliği) olan bir kişi anemisi tamamen düzelene kadar kan bağışlayamaz. Fakat tamamen iyileştikten sonra rekürrensi önlemek için idame tedavi aması kan bağışını engellemez.

Vitamin ve diğer nutrisyonel destekler çoğu zaman bir eksikliği önlemek için reçete edilir. Örnek vermek gerekirse çölyak ya da gebe kalmak isteyen bir kişi gibi. Altta yatan nedenin bağışa engel olmadığı tespit edilirse, kişi kan bağışlayabilir.

 

Vitamin kullanımı ilaç olarak bağışa engel olmasa da doktor tarafından bir eksiklik nedeniyle yazıldıysa bu eksiklik giderilene kadar bana kalırsa bağışın kabul edilmemesi gerekir.

38.soru.png

Malarya listesinde olmasa dahi Fiji tropikal virüs riskli bölgesinde yer almaktadır. Tropikal Virüslerle ilgili rehberimizde benim bildiğim herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Tropikal Virüs(Chikungunya,  Dengue ve Zika Virüsü) riskli bölge ziyaretinin üstünden kan bağışı için 4 hafta geçmesi gerekmektedir.

 

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Tropikal virüs Risk Endemik Bölgesinden döneli 6 aydan kısa süre olduysa ve donör orada ya da ülkeye döndükten sonra chukungunya, dang ya da zika tanısı almışsa

  2. Tropikal virüs Risk Endemik Bölgesinden döneli 6 aydan kısa süre olduysa ve donörün orada ya da ülkeye döndükten sonra chukungunya, dang ya da zika enfeksiyonlarını düşündüren semptomları olduysa

  3. Diğer duurumlar için; Tropikal Virüs Risk Endemik bölgeyi ziyaretinden 4 haftadan kısa süre geçtiyse

  4. Son 28 gün içlnde  Zika virüsü ile enfekte olmuş bir kişiyle cinsel ilişkide bulunanlar(cinsel ilişkiden önceki 6 ay içinde tanı alması gerek)

İsteğe Bağlı: Bütün donörler riskli bölge ziyaretinden veya semptomların tamamen kaybolmasından 6 ay sonra kan verebilirler. Bu süre eğer kişinin herhangi bir semptomu ya da enfeksiyona dair herhangi bir kanıt yoksa 4 haftaya düşürülebilir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Batı Nil Virüsü(inkübasyon 2-14 gün), Chikungunya Virüsü((inkübasyon 1-12 gün), Dengue Virüsü(inkübasyon 5-6 gün) ve Zika Virüsünün(inkübasyon 3-12 gün) risk olarak görüldüğü yerlerden dönüşün üstünden 28 gün geçmesi gerekir. Eğer kişi hasta olduysa tüm semptomların iyileşmesinin üstünden 120 gün geçmesi gerekir.

 

CDC Zika Haritası: https://wwwnc.cdc.gov/travel/page/world-map-areas-with-zika

CDC Chikugunya Haritası: https://www.cdc.gov/chikungunya/geo/index.html

CDC Dengue Haritası: http://www.healthmap.org/dengue/en/

 

Yine Tropikal Liste için siteyi kullanabilirsiniz.

39. soru.png

Kuduzdan tanı almış bir kişinin hayatta kalma ihtimali düşük olsa dahi hayatta kalma ihtimali vardır. Eğer olur da sorudaki gibi bir durum karşılaşılırsa Kuduz tanısı almış kişilerden hiç bir zaman kan alınmaz.

 

İNGİLTERE: 1. Etkilenen Bireyler

Zorunluluk: Hayatında kuduz tanısı almış kişiler iyileşmiş olsalar dahi kan veremezler.

İsteğe Bağlı: Potansiyel kuduz hayvan ile temas eden kişiler pasif immunizasyon ve/veya immunizasyon yapıldıktan sonra temasın üstünden 12 ay geçtikten ve uzman tarafından hastalıkla ilgili bir sıkıntı olmadığı uzman tarafından söylenirse kan bağışlayabilirler.

40.soru.png

Benzer sorudan iki tane sormak yerine bu soruyu iodine ile tedavi sorusu ya da emzirmeyle ilgili bir soru sorsaydım daha uygun olurdu. Özür dilerim.

 

İNGİLTERE:  1. ORAL

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Eğer açıklanamamışsa

  2. İmmunsupresyon ile ilişkiliyse

  3. Herhangi bir tedavinin üstünden 7 günden az geçtiyse

2.GENİTOANAL

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. İmmunsupresyon ile ilişkiliyse

  2. Herhangi bir sistemik(oral) tedavinin üstünden 7 günden az geçtiyse

İsteğe Bağlı: Eğer immün yetmezlik ile ilişkisi yoksa, lokal tedavi kullansa dahi kişi kan bağışlayabilir.

Ek Bilgi: Genital kandidalar herhangi bir kişide olabileceğinden ötürü cinsel yolla bulaşan bir hastalık gibi düşünülmemesi gerekir. Eğer altta yadan bir hastalık ya da antibiyotik ile yakın bir zamanda tedavi yoksa oral kandida nadir görülür. Hem oral hem genitoanal kandidadalar eğer tedavinin ardından hızlıca geri çıkıyorlarsa immunsupresyon araştırılmalıdır. Bu kişiler doğru bir şekilde immun yetmezlik hakkında araştırılana kadar kan veremezler. Tedavinin üstünden 7 gün geçmesini beklemenin nedeni budur.

Yönlendirmeler: Kandida, Moniliyazis(Moniliasis),

 

HOLLANDA:  Vajina: Eğer sadece lokal tedavi görüyorsanız bağış yapabilirsiniz. Eğer oral bir tedavi kullanıyorsanız son hapın üzerinden 7 gün geçtikten sonra kan bağışlayabilirsiniz.

Ağız: Neden olan duruma bağlı bir problem oluşturabilir. Kan Bankamızla görüşün.

Anüs: Neden olan duruma bağlı bir problem oluşturabilir. Kan Bankamızla görüşün.

Deri: Flebotomi alanının 2 cm yakınında bir anomali yoksa kan bağışlayabilirsiniz. Tedavi problem değildir.

Tırnak: Kan bağışlayabilirsiniz. Tedavi görmeniz problem değildir.

ALMANYA:  Anti-fungal tedavinin üzerinden  tablet kullanıldıysa 14 gün geçmesi gerekmektedir. Losyon ve kremlerde sıkıntı yoktur.

 

Dolayısıyla benim görüşüme göre Flukan tedavisinin üzerinden 14 gün geçtikten sonra kişi kan bağışlaması uygun olacaktır.

41.soru.png

TÜRKİYE:  Tam iyileşme sağlanana ve tedavi tamamlanana ve semptomlar kaybolana kadar ertelenir

 

Üstteki Gastrit red kriteri tanımına göre ne demek gerek bilmiyorum. Fakat sahada çalışan bir doktor donörün Gastriti olduğunu söyleyip mide hapı içtiğini belirttiğinden dolayı red verse herhalde hiç kimse bir şey diyemez.  

 

DSÖ REHBERİ:  Aktif peptik ülser varsa tedavi tamamlanana ve tamamen iyileşilene kadar kan alınmaz.

 

İNGİLTERE:Gastrik ülser: 1-Daha önce kan transfüzyonu olmadıysanız

2- Gastrik ülseriniz malignensi(kanser) ile ilgili değilse

3- Son 3 ay içinde ülserinizle alakalı acı, hastalık ya da kanama yaşamadıysanız

4-Size ülser ya da erozyonunuzun artık iyileştiği doktorunuz tarafaından söylendiyse

5- Son 4 ay içinde herhangi bir endoskopik işlem geçirmediyseniz kan verebilirsiniz.

 

FİNLANDİYA: H. Pylori enfeksiyonu ya da eradike edilmesi için yapılan tedavi bağışı engellemez. İlaç tedavi alsanız dahi acı çekmenize neden olacak semptomlarınız olmuyorsa kan bağışlayabilirsiniz. Mide ilaçlarının büyük çoğunluğu bağışı bağışı engellemez. Gastrik ülserin Yanma, anti asit ve profilaktik ilaçları bağışa engel oluşturmaz.

42.soru.png

TÜRKİYE:  Tam iyileşme ve semptomların bitimini takiben en az 5 yıl (İmmüntrombositopenik Purpura başlığı altında yazanlar)

DSÖ REHBERİ: Trombositopeni başlığı altında ele alınmış. Kabul edin:

* Akut otoimmun trombositopeni öyküsü olan bireylerin tedavisinin üstünden 5 yıldan fazla süre geçtiyse ve şu an tamamen iyiler ve splenektomi sonrası profilaktik antibiyotik kullanımı dışında bir tedaviye ihtiyaç duymuyorlarsa

Kalıcı olarak reddedin:

Uzun süreli hematolojik, sistemik hastalıkla ilişkili ya da nedeni belirsiz trombositopenisi olan bireyleri

İNGİLTERE:  Bağış yapamayacaklar:

a) Semptomatik ise

b) Platelet sayısı 120'nin altındaysa

c) İyileşmiş fakat iyileşmenin üstünden 5 yıl geçmemişse

43.soru.png

TÜRKİYE: Enfeksiyonsuz ve asemptomatik olana kadar ertelenir. [Geçici Şartlı Red]

İNGİLTERE: Kistik fibrozisi olanlar kan veremezler. Kalıcı red.

Pnömotoraks: İNGİLTERE: 1. Spontane Pnömotoraks

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. İyileşmemişse

  2. Kistik fibrozisle ilişkiliyse

  3. Amfizemle ilişkiliyse

2. Travmatik: Kaza başlığına bakın.

A.B.D MSKCC: Eğer hava yolu enfeksiyonu yoksa kabul edin.

HOLLANDA: Bir daha kan bağışı yapamazsınız.

44.soru.png

Effient kullanan bir bağışcının büyük ihtimalle kardiyak açıdan kalıcı red almasını gerektiren bir durum olması gerekmektedir. Kalıcı red almasını gerektiren bir durum olmasa dahi Effient kullanan hastalardan A.B.D 7 gün boyunca platelet üretmemektedir fakat Avrupa ülkelerinde direkt olarak bu konuyla ilgili bir bilgi bulamadım. Amerikan Kızılhacı’na sordum cevap bekliyorum. Dediğim gibi Avrupa’daki ülkelerin rehberinde bir bilgi yok. Büyük ihtimalle bu ilacı içenlerden direkt kan almadıklarından dolayı koymamış olabilirler. Romatoid Artrit hakkında konuştuğum Avustralya’da çalışan bir doktor hanıma konuyu sordum, cevabını bekliyorum.

antiplatelet.png
45.soru.png

Bu soruyu devlet hastanesinde sülük tedavisi mi olur yahu demeniz için koymuştum. Maalesef oluyor. İngiltere’de sertifikalı bir kişinin yaptığı tamamlayıcı tedaviden sonra direkt olarak kan bağışlayabiliyorsunuz. Valide edilmiş Hep B antikor testi varsa sertifakasız kişi olsa dahi 4 ay geçtikten sonra kan bağışlanabiliyor. Fakat bahsettikleri tamamlayıcı tedavinin içinde sülük gibi bir yöntem var mı emin değilim. NAT testi varlığında 6 aya düşürülmesi gereken şu an ki mevcut koşullar göz önüne alındığında 12 ay red verilmesi gereken bir durum

46.soru.png

Birleşik Krallık olsun diğer gelişmiş ülkeler olsun nasıl yapıyor biliyor musunuz? Diyelim kan bankacılığında bir gelişme var. Hemen toplanıyorlar yazı çıkartıyorlar. Yıllık olarak düzenli toplanıp gelişmeleri gözden geçirip çalışanlarını bilgilendiriyorlar.  Ben biz de yapalım diyorum. Ama yok bizim rehberimiz çok iyi cevabını alıyorum. Hakikaten şu yaşananlar muz cumhuriyetinde bile yaşanmaz.

 

İngiltere’nin “Recommendations for changes to acceptance criteria for UK whole blood and component donors” makalesinden bir alıntı yapalım. (https://www.transfusionguidelines.org/document-library/documents/recommendations-for-changes-to-acceptance-criteria-for-uk-whole-blood-and-component-donors)

 

Hani bana yazıda demişler ya teratojenik ilaçların hepsini yazmak zorunda değiliz diye zaten yazarsanız kimseden kan alamayız. O tabloya eklemeniz gereken ilaç sayısı belli. Bak elin yabancısı ne güzel açıklamış doktorlarına durumu

 

6. Risk of transfusing a known or possibly teratogenic drug

There is a theoretical risk that a fetal abnormality may result if blood containing a teratogenic drug is given to a woman in early pregnancy. Dr Thomas’ initial advice when considering ACE inhibitors was that we should adopt a precautionary approach, however if we reject ACE inhibitors for this reason, then to be consistent we should also exclude donors taking other known or likely teratogens. This approach would have the certain and serious outcome of reducing the availability of blood. It is our view that, in terms of likelihood and impact, the risk of producing a fetal abnormality is far outweighed by the risk of jeopardising the supply. We suggest that further advice is required regarding the current policy of exclusion of donors taking drugs regarded as highly teratogenic. We do not consider that donors taking ACE inhibitors should be excluded because of a risk of teratogenicy, and we do not recommend any additional drug exclusions. The rationale for these recommendations is outlined below.

6.1 Inconsistency of current guidelines

Currently a small number of drugs are specifically excluded by the DSG because of

concerns regarding fetal abnormality. These are the retinoids (permanent deferral of

donors who have taken Etretinate, 12 month deferral for Acitretin and 4 weeks for

Isoretinoin), Clomiphene and Tamoxifen, (12 weeks), Dutasteride, (6 months) and

Finasteride (4 weeks). However donors taking other known or likely teratogens

(Lithium, tetracyclines, anticonvulsants, statins, progestagens) are currently accepted,

provided that the condition for which they are prescribed is not an exclusion criterion.

Statins are a particular concern as they are widely and increasingly prescribed to donors

who are otherwise eligible.”

 

Benim ülkemin neyi eksik? Hayır tamam kaynağınız yoktur çalışma yapamazsınız ama çalışma yapan adamları geriden niye takip etmiyoruz. Vallahi ben bilmiyorum sizin yapacağınız açıklamayla da ikna olacağımı sanmıyorum.

 

İngiltere’nin sitesi dışında diğer sitelerde Klomifen hakkında direkt bilgi bulamasam da forumlarda yazan kaynaksız bir şey yazmak gerekirse

“Dear All

For anyone who reads this topic, I phoned the National Blood Donation helpline and they advised me not to give blood until 9 months after finishing a course of Clomid.”


 

İNGİLTERE: Gebe Kalmaya Çalışma Başlığının Altında

Zorunluluk: Gebeliği her zaman göz önünde bulundurup bağıştan önce gebelik ihtimalini dışlayın. Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. İnfertilite dolayısıyla araştırma altındaysanız

  2. Clomiphene (Clomid) tedavisinin üstünden 12 haftadan kısa süre geçmiş olanlar

  3. Tamoksifen tedavisinin üstünden 12 haftadan kısa süre geçmiş olanlar

  4. Hayatının herhangi bir döneminde hipofiz orjinli human gonadotrophin hormon tedavisi alanlar

  5. 1980 yılından sonra bağışlanmış yumurta ya da embriyo alanlar

  6. Metrodin HP ile hayatının herhangi bir döneminde tedavi olduğunu bilenler

İsteğe Bağlı: Eğer kişi Metrodin HP ile tedavi olduğunu bilmiyor ama özel bir tedavi gördüyse (non-hipofiz türetilmiş gonadotropin ile tedavi edilmişse ve/veya bağışlanmış sperm ile tedavi olduysa) bağış kabul edilir.

 

FİNLANDİYA: Blood donation is not recommended for women undertaking infertility treatments. When the goal is to become pregnant, losing iron from the donated blood is not advisable. Keeping the body's iron balance at as good a level as possible for pregnancy is crucial.​ (İnfertilite tedavisi altında)

47.soru.png

İNGİLTERE:  Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Eğer donör sistemik monoklonal antibody tedavisi(Denosumab(Prolia) gibi) aldıysa

İsteğe Bağlı: Eğer osteopeni nedeni tek başına engel nedeni değilse kişi tedavi altında olsa ya da durumu önlemek için ilaç alsa dahi(Denosumab hariç) bağışa engel değildir.

 

HOXWORTH University OF Cincinnati: If you have taken or are taking Proscar, Avodart, Jalyn, Propecia, Accutane, Soriatane, Tegison, Prolia or Xgeva, these medications can cause birth defects. Your donated blood could contain high enough levels to damage the unborn baby if transfused to a pregnant woman. Once the medication has been cleared from your blood, you may donate again. Following the last dose, the deferral period is one month Proscar, Propecia and Accutane, six months for Avodart, Jalyn, Prolia and Xgeva and three years for Soriatane. Tegison is a permanent deferral. [https://www.hoxworth.org/content/dam/hoxworth/docs/2013%20medication%20deferral%20list.pdf]

 

Ben Prolia kullanan bağışcılardan hiç bir zaman kan almaması taraftarıyım. Şurada 111 sayfalık bir Prolia çalışması var. Farmokokinetiğini falan anlatmışlar ama ben çok anlamıyorum. Anlayan ilgilenen olursa diye bırakayım.

https://www.tga.gov.au/sites/default/files/auspar-prolia.pdf

48.soru.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. CJD’nin ya da diğer insan prion hastalıklarından herhangi bir formunun tanısını alan kişiler

  2. Prion ilişkili bir hastalıkla ilgili risk grubunda tanımlananlar:

  1. Prion ilişkili bir hastalıkla ilgili ailesel riski bulunan kişiler(iki ya da daha fazla kan bağı bulunan kişilerde prion-ilişkili bir hastalık olması ya da kişinin kendisine genetik araştırmadan sonra risk altında olduğu söylenmesi)

  2. Ameliyat, transfüzyon, doku ya da organ nakli nakli nedeniyle hastalık riskinin arttığının bildirilmesi

  3. Kan ya da doku nakli alıcılarına, aldıkları kan ya da dokuda prion ilişkili bir hastalık geliştiği ve hastalık riskinin arttığının bildirilmesi

  4. Dura Mater Graftı alıcıları

  5. Korneal, skleral ya da diğer oküler doku graftı alıcıları

  6. İnsan hipofiz bezinden üretilen ürünler kullanılması

  7. 1 Ocak 1980 yılından sonra transfüzyon ya da allojenik insan dokusu alıcıları

İsteğe Bağlı: Eğer donörün iki ya da daha fazla kan bağı olan kişide prion ilişkili hastalık ortaya çıktı fakat genetik araştırmadan sonra kişiye risk altında olmadığı belirtildiyse kişi kan bağışlayabilir.

ALMANYA: Creutzfeldt-Jakob disease, also variant of the CJD disease : permanent exclusion, even with suspicion, (also with blood relatives)

HOLLANDA:If you, your parents, grandparents, children and/or grandchildren have/has been diagnosed with Creutzfeldt-Jakob Disease, please contact the Blood Bank.

AVUSTRALYA :CREUTZFELDT-JAKOB DISEASE – CAN I DONATE IF A FAMILY MEMBER HAS BEEN DIAGNOSED WITH CLASSICAL CREUTZFELDT-JAKOB DISEASE (CCJD)?

Generally, no. Donors with a family member who has or has had classical Creutzfeldt-Jakob disease (cCJD) are generally not eligible to donate, although it may be possible based on an assessment of your situation.

ABD: https://goo.gl/kDVM6M

49.soru.png

TÜRKİYE: Nedene göre süre verilmelidir

Şimdi lökositoz tanımını yapmaya çalışalım.

Türk Hematoloji Dergisinden Bir Yayın: Lökositoz lökosit sayısının ortalamanın iki standart sapma üzerinde ya da yetilşkinde 11 000/uL üzerinde olması olarak tanımlanır. [ https://goo.gl/SAzoPS ]

Hematoloji Uzmanı Prof. Dr Ali Zahit Bolaman’ın Sitesinden: Lökositler vücudun savunma mekanizmalarıdır. İnsanlarda bir mm3 içinde 4.000 ile 10.000 arasında bulunur. Kendi içinde nötrofil, eozinofil, bazofil, monosit ve lenfosit olarak alt guruplara ayrılır. Lökosit sayısı 10.000/mm3 olur ise lökositoz olarak adlandırılır.

 

Genel olarak Türk kaynaklarda 10.000 üzeri lökositoz olarak adlandırılıyor. Dünya’daki bir çok kaynakta ise 11.000 üzerinde diyor fakat 10.000 diyenler de var. Lökositi 11000 üzeri olan kişiye hocam lökosit filtrasyonumuz var plt alsak bir şey olmaz denildiğini duydum. Şimdi öncelikle Kızılay’ın lökositoz olarak referans almamız gereken değeri doktorlara bildirmesi lazım. 10 mu diyeceğiz 11 mi diyeceğiz.

50.soru.png

TÜRKİYE:  İlaçla tedavi gerektirmeyene ve son 3 yılda konvülsiyon/nöbet geçirilmeyene kadar ret. (Yani doktorunuz ilaç kullanmanıza artık gerek yok diyecek ve bu andan itibaren 3 yıl boyunca herhangi bir nöbet geçirmeyeceksiniz.)

51.png

TÜRKİYE:  Tam iyileşme ve semptomların bitimini takiben en az 3 gün

DSÖ REHBERİ:  Tam iyileşme ve tedavi bitiminden 14 gün sonra verebilirsiniz.(Antibiyotikler dahil) Eğer irritabl bağırsak sendromuna bağlı kronik ishaliniz varsa ve halsizliğiniz yoksa kan verebilirsiniz. Eğer ishaliniz Yersinia enterocolitica'ya bağlı ise tam iyileşmenin üstünden 28 gün geçmesi gerekir.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Bilgi yok. Fakat son 1 hafta içinde ishaliniz ya da kusmanız oldu mu diye soru sorunuz diye bir kısım var.

İNGİLTERE:  Tanım: Akut: sadece sınırlı bir süre için süren

                      Kronik: Devam eden ya da uzayan

Reddedin:

  1. Kronik ya da inflamutuar bağırsak hastalığıyla ilişkiliyse

  2. Tamamen İyileşmenin üzerinden 2 hafta geçmediyse

İsteğe Bağlı: Eğer ishal irritabl bağırsak sendromuna bağlıysa, kabul edin.

Ek Bilgi: Akut gastroenterit genellikle bir enfeksiyondan kaynaklanır. 2005 Kan Emniyeti ve Kalite Yönetmeliği, tam iyileşmenin üzerinden 2 hafta geçmesini uygun görmektedir. Kronik gastroenterit en çok İnflamatuvar Bağırsak hastalığı veya İBS’den kaynaklanır.

MSKCC(ABD): 3 gün erteleyin.

FİNLANDİYA: Semptomlarınızın bitiminin ve ilaç alıyorsanız ilaçlarınızın bitiminin üzerindnen en az 2 hafta geçmesi gerekmektedir.

HOLLANDA: İshaliniz 2 günden uzun sürmediyse kendinizi iyi hissediyorsa, ateşiniz ya da kanlı ishaliniz olmadıysa kan bağışlayabilirsiniz. Eğer ishaliniz 2 günden uzun sürdüyse ya da ateşiniz oldusa ya da kanlı ishaliniz olduysa semptomlarınızın ve eğer kullandıysanız antibiyotik bitiminin üzerinden 2 hafta geçtikten sonra kan bağışlayabilirsiniz.

 

İshal 2 günden uzun sürdüyse en az 14 gün reddedilmesi gerekmektedir. En az 3 gün demek sonra da işi hekimlere bırakmak sahada karışıklıklara neden olmaktadır. Bu karışıklıkların sonucunda da güvenli kan alımı sekteye uğramaktadır. Bana hiç kimse hekim insiyatifi falan demesin. Doğru düzgün açık ve net bir red kriterleri kitapçığı olmak zorundadır.

52.png

TÜRKİYE:  Kalıcı red.

DSÖ REHBERİ:  Crohn hastalarının hastalığı uzun süreli remisyonda ise(hastalık uzun süredir semptom vermiyorsa diyebiliriz), kendilerini iyi hissediyorlarsa ve minumum hemoglobin seviyesini karşılıyorlarsa kan verebilirler. Eğer bu şartları karşılamıyorlarsa kan veremezler.

İNGİLTERE:  Kalıcı red.

HOLLANDA: Eğer şiddetli semptomlarınız yoksa ya da hastalığınız aktif değilse kan bağışlayabilirsiniz. Fakat bazı ilaçlarınız bağışı engelleyebilir bu konu hakkında kan bankasıyla görüşün. Eğer şiddetli semptomlarınız varsa ya da hastalığınız aktifse bir süre kan bağışlayamayabilirsiniz.

FİNLANDİYA: İnflamatuvar Bağırsak Hastalıklarında hastalıkla ilişkili semptomların ve ilaç tedavisinin bitiminin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra kan bağışlayabilirsiniz.

MSKCC: Asemptomatik ve 3 gündür ishal olmuyorsa kabul edin.

YENİ ZELLANDA: Kan veremezsiniz. Bunun nedeni henüz hastalığın nedeninin tam bilinmiyor oluşu ve kan vermenin sağlığınızı kötü yönde etkileme ihtimalidir.

53.png

Anjiyo bir cerrahi işlem midir?

Hayır. Kardiyak kateterizasyon ve koroner anjiyo göğüs açılarak yapılmadığından ve herhangi bir yara oluşmadığından dolayı cerrahi işlem olarak kabul edilemez. İşlem süresi ameliyata göre çok daha kısadır. [ http://anjiyostent.com/anjiyo-nedir-ve-nasil-yapilir/ ]

Kalp kateterizasyonu ve anjiyografi nedir, neden bu işlemlere gereksinim duyulur?

Kalp kateterizasyonu ve anjiyografi tedavi değil, tanı (teşhis) yöntemidir. Kalp boşluklarının ve koroner arterlerin kontrast madde (bir çeşit tıbbi boya maddesi) verilmesi sırasında görüntülenmesi ve "X" ışınları kullanılarak hareketli film çekilmesi esasına dayanır. Elde edilen veriler tedavinin yönlendirilmesinde çok kıymetlidir ve çoğu hastada tedavi stratejisinin seçimi için temel belirleyici olmaktadır. Günümüzdeki teknolojik koşullar ve bilgi birikimi sayesinde, adı geçen işlemlerin başarı oranı % 99'un üzerindedir.  

[https://www.tkd.org.tr/menu/157/kalp-kateterizasyonu-ve-anjiyografisi-hakkinda-sik-sorulan-sorular]

Anjiyonun üzerinden 8 ay geçen bir donörden kan almıştım da sonraki bağıştaki ekip doktoru almamıştı. Benim aldığım kanın formunu istemişti Ankara. 21. sorunun cevabı hayır olduğundan bir sonuç çıkmadı ama bu da böyle bir anımdı. Fakat yine de şu anki rehber göz önüne alındığında 12 ay olarak düşünmemiz lazım.

 

TÜRKİYE: Tanı konulana kadar beklenmelidir. Daha sonra tanıya göre karar verilir.

MSKCC(ABD): Accept 6 months after procedure if donor is asymptomatic, has no limitations on activity and has a letter of medical clearance

54.png

Eskiden bu kalp hastalıkları konusunda WHO önerisine istinaden şu yolu izliyordum. Git kardiyoloji uzmanınla konuş. Kan vermeni engelleyecek bir durum var mı? Bahsi geçen tıkanıklık kan bağışını engeller mi? Sağlığını tehdit eder mi? O eğer senin damarlarındaki daralma önemsiz, kan verebilirsin derse gelip verirsin deyip bağışcıyı reddediyordum. Taa ki bir ekipte stenti olan bir amcanın elinde a4 kağıdıyla ekibe gelmesiyle bu yaklaşımdan vazgeçtim. Kağıtta kardiyolog kaşesiyle birlikte özet olarak şunlar yazıyordu. Hastanın demiri şu orandadır ondan dolayı mutlaka flebotomi yapılmalıdır. Yapılmadığı takdirde hastanın sağlığını tehlikeye atıyorsunuz. Tarzında 1 sayfa yazı altında da numarası yazıyordu hocamın. Aradım telefonla şöyle bir muhabbet geçti.

 

-Stent öyküsü varsa alamıyoruz hocam.

-Nasıl alamıyorsunuz? Almanız lazım.

-Donörün sağlığını tehdit ediyor. Flebotomi ihtiyacı varsa hastane şartlarında yapılması lazım. Biz kanı donörü tedavi etmek için değil kan ihtiyacını karşılamak için alıyoruz.

-Peki. Neden alamıyorsunuz?

-Bütün dünyada alınmıyor hocam.

-Bana patofizyolojisini açıklaman lazım size öğretmiyorlar mı bunları? Demir endotele yapışır şöyle olur böyle olur flebotomi şart gibi cümlelerini bitirdikten sonra

-Yoo anlatmıyorlar. 1 hafta saçma sapan bir sunum eğitimi oluyor üstüne de 2 hafta senden farksız bir ekip doktoruyla çalışıyorsun. Bir tane rehber var ona göre kan alacaksın diyorlar o kadar.

Şu üstteki hikaye birebir gerçektir. Bunu yaşadıktan sonra kardiyolog onayı da arayamıyorum. Sorunun cevabına dair ise diyebileceğim Damarda tıkanıklık var diyorsa kan almamayı tercih ediyorum.

 

Kardiyovasküler hastalıklarla ilgili bazı rehberlerde durum şöyle

 

DSÖ REHBERİ: Kardiyovasküler hastalık öyküsü olan fakat asemptomatik kişiler, kardiyolog ya da doktorlarından kan bağışı yapabileceğine dair yazılı bir izin kağıtı getirmeleri önerilir.

Kabul Edin:

  1. Cerrahi ile doğru bir şekilde düzeltilen basit konjenital kardiyak malformasyonlar eğer arta kalan semptomları yoksa kan bağışlayabilirler.

  2. Fonksiyonel murmur ve mitral kapakçık prolapse’ı gibi asemptomatik bozukluğu olanlar kan bağışlayabilir.

Kalıcı Olarak Reddedin

  1. Semptomatik iskemik kalp hastalığı

  2. Semptomatik periferal vasküler hastalıklar (arteryel tromboz öyküsü dahil)

  3. Miyokard enfarktüsü öyküsü

  4. Şiddetli kardiyak aritmi

  5. Kronik kalp hastalığının eşlik ettiğine dair kanıt olan romatolojik ateş

  6. Stenoz veya rejürjitasyon ile birlikte giden edinilmiş kalp kapak hastalıkları

  7. Kalp kapak replasmanı

  8. Hipertrofik kardiyomiyopati

  9. Düzeltilmemiş (tedavi edilmemiş) konjenital kalp hastalıkları

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Ciddi kalp hastalığı öyküsü olan özellikle koroner hastalık, angina pectoris, şiddetli kardiyak aritmi, serebrovasküler hastalık öyküsü, arteryel tromboz ya da tekrarlayan venöz trombozu olan kişiler kan bağışlayamazlar.

AMERİKAN KIZIL HACI: Genellikle eğer medikal olarak hastalığınız değerlendirilmiş ve tedavi edilmiş ise son 6 ay içinde göğüs ağrısı gibi  kalp ile ilişkili herhangi bir semptomunuz olmadıysa ve günlük hayat aktivitelerinizde bir kısıtlama yoksa kan bağışlabilirsiniz.

  • Angina Episodundan sonra en az 6 ay bekleyin

  • Kalp Krizinden sonra en az 6 ay bekleyin

  • Bypass ya da anjioplasti’den sonra en az 6 ay bekleyin.

  • İlaçlarınızın değişimini sağlayacak herhangi bir durum sonrasında en az 6 ay bekleyin.

Eğer peace maker’iniz varsa nabzınız 50-100 arasında ise ve diğer kriterleri karşılıyorsanız kan bağışlayabilirsiniz. Yine de doktorunuza danışmanızı öneririz.

Kalp murmurları ve kalp kapak hastalıkları eğer medikal olarak değerlendirilmiş ve tedavi edilmiş ise ve son 6 ay içinde herhangi bir semptom olmadıysa ve günlük aktivtelerine normal bir şekilde kişi devam edebiliyorsa kan bağışlayabilir.

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Anevrizma geçirenler

  2. Kardiyomiyopati

  3. İskemik kalp hastalığı ya da nedeni ne olursa olsun angina

  4. Kalp Yetmezliği

  5. Miyorkardit tedavi ve tam iyileşmenin üstünden 12 ay geçmemiş olması

  6. Periferal vasküler hastalıklar (claudicatio intermittens(kesik kesik topallama), kangren dahil)

  7. Engellenmiş ya da daralmış bir arter için cerrahi ihtiyacı olanlar (bütün amputasyonlar dahil)

  8. Rekürrent tromboflebitis ya da tromboz

  9. Kalp Kapak Hastalıkları

  10. Sol Dal Bloğu(LBBB) ve/veya Sağ Dal Bloğu (RBBB) olanlar

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer berry anevrizması interventisyonel radyoloji ya da cerrahi(dural graft kullanılmaması lazım ya da Birleşik Krallık’ta 1992 yılından sonra olması lazım) ile tedavi edildiyse ve kişinin stroke(felç) öyküsü yoksa ya da nörolojik herhangi bir defisitten müzdarip değilse kişi kan bağışlayabilir.

  2. Eğer tesadüfi olarak kalp üfürümü duyulduysa veya echo’da bir kapak anormalliği bulunduysa fakat asemptomatik ve takibe gerek yoksa kişi kan bağışlayabilir.

  3. Patent For Ovale eğer asemptomatik ise ve hrehangi bir tedavi planlanmıyorsa kişi kan bağışlayabilir.

  4. Eğer konjenital kalp defekti varsa, medikal ya da cerrahi olarak tedavi edildiyse ve tedavi başarıya ulaştıysa ya da defekt kendiliğinden çözüldüyse ve transfüzyon öyküsü yoksa kişi kan bağışlayabilir.

FİNLANDİYA: Kardiyojenik göğüs ağrısı, koroner arter hastalığı veya kardiyak enfarkt öykünüz varsa kan bağışlayamazsınız. Ayrıca bypass veya balon dilatasyon cerrahisi ile tedavi edilen koroner arter stenozu bağışı engeller.

Eğer kalp kapak hastalığınız varsa ve enfektif endokardite karşı antimikrobiyal profilaksi size reçete edildiyse veya her yıl ya da daha sık olarak valvüler kalp hastalığı nedeniyle düzenli kontrol yaptırmanız gerekiyorsa kan bağışlayamazsınız.

Endokarditin önlenmesi için antibiyotik profilaksisi veya bir prosedürden önce verilen bir antibiyotik dozu (örneğin diş bakımı) bağış yapılmasını önler.

Miyokardit, semptomlar ve tedavinin bitmesinin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra kan bağışlayabilir.

55.png

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Steroid tablet, enjeksiyon, lavman ya da büyük bir alana krem kullanımı son 6 ay içinde 3 haftadan uzun süre kullananlar

  2. Son 12 ay içinde otoimmun bir durumu baskılamak için tedaviye ihtiyaç duyanlar

  3. Astım,allerji ya da kas-iskelet sistemiyle ilgili bir durum nedeniyle son 7 gün içinde oral ya da enjekte steroid tedavisi alanlar

  4. Son 12 ay içinde uzun süreli(6 ay ya da daha uzun) steroid tedavisi alanlar

İsteğe Bağlı:

  1. Küçük bir bölgeye minör deri problemleri için arada sırada  steroid kremi kullananlar bağış yapabilir.

  2. Profilaksi için steroid inhaler kullananlar bağış yapabilir.

  3. Alerjik semptomları kontrol altına almak için steroid göz damlası, nazal sprey ya da kulak damlası kullananlar bağış yapabilir.

  4. Kas iskelet hastalıklarıyla ilgili bir durum için intramusküler, periartiküler ya da intra-artiküler enjekte steroid kullananlar tedavinin tamamlanmasının üstünden 7 gün geçtiyse ve kas iskelet sistemi ile ilgili durum tek başına engel değilse kan bağışlayabilirler.

TÜRKİYE:Öncelikle kan bağışçısının ilacı kullanma nedeni değerlendirilmelidir. Topikal olarak kullanılan kortikosteroidler, eğer kan alınacak bölgeye uygulanmıyorsa kan bağışı için engel oluşturmazlar. Oral, iv veya im kullanım söz konusu ise tam şifayı takiben ve son dozu izleyen 7 günden sonra kan bağışı kabul edilir. Ancak son 12 ay içinde 6 ay veya daha uzun süre oral, iv veya im kortikosteroid kullanılmış ise tam şifayı takiben ve son dozu izleyen 12 aydan sonra kan bağışı kabul edilebilir.

ALMANYA: Asthma : doctor's decision. For corticosteroid therapy as tablets or syringes:

permanent exclusion. If only aerosols are needed: No restriction.

Cortisone / glucocorticoids :

  • taking the medication: no donation

  • in tablet, syringe, infusion or intracutaneous form: 2 weeks after weaning

  • intra-articular (in a joint) and small area on the skin: no restriction if no signs of infection are present.

Öncelikle soruda geçen kişinin hastalığını bilmek lazım. Eğer hastalık tek başına engel değilse tedavi devam edecekse kan almak uygun olmaz. Ama tedavi bittiyse ve son dozu vurulduysa 1 hafta geçtikten sonra kan verebilir. Soruyu okuyunca aslında hatalı bir soru aralıklarla deyince ne demek istediğimi tam anlatmam lazımdı. Zira aralıklarla kısmı son 1 yıl içerisinde toplam 6 aydan uzun ise 1 yıl beklemek gerekir. Özür dilerim.

56.png

Yeni rehberde şüpheli cinsel ilişki tanımı ve yüksek riskli grup tanımı yapılmalıdır. Nat testi sorunu çözüldükten sonra 4-6 ay içinde cinsel partner değiştirdiniz mi tarzında bir soru olmalıdır. Nat testi sorunu çözülmezse son 12 ay içinde cinsel partner değiştirdiniz mi sorusu eklenmelidir. Bazen genç arkadaşlar geliyor şüpheli cinsel ilişki var mı diye soruyorum. Ben her hafta başka biriyle sevişiyorum diye cevap veriyor. Şimdi para verme yok, rıza ile gerçekleşiyor ama kendisi potansiyel bir bulaşıcı hastalık taşıyıcısı. Kanaat kullanıp ben kan almıyorum fakat alan olsa kim ne diyebilecek ya da sorularda olmadığından nasıl kanıtlanabilecek? Ayrıca NAT testi olsa dahi bu sorudaki kişi için 12 ay beklemek uygun diye düşünüyorum.

 

DSÖ REHBERİ: 5- Cinsel ilişki: Yüksek riskli grup ile daha önce cinsel ilişkisi olanlar bu son temasın üstünden 12 ay geçmesi gerekir. Eğer cinsel tercihleri kişiyi yüksek riskli gruba sokuyorsa kesin red verilir.

Yüksek riskli grup: Birden fazla(multiple) seks partneri, cinsel ilişki için para almak ya da para vermek(seks işcileri ve müşterilerini de kapsar), erkek erkeğe cinsel ilişkide bulunanlar, erkek erkeğe cinsel ilişkide bulunmuş bir erkek ile cinsel ilişkide bulunan kadınlar.

İNGİLTERE: Kondomlu ya da diğer koruyucu yöntemleri kullansanız dahi aşağıdaki kişilerle cinsel ilişkiden sonra 12 ay geçmeden kan veremezsiniz

  1. Eğer erkekseniz başka bir erkekle cinsel ilişkiniz olduysa

  2. Eğer kadınsanız başka bir erkekle oral ya da anal cinsel ilişkiye girmiş bir erkekle cinsel ilişkiye girdiyseniz (Bazı istisnalar vardır yetkilimize sormanız gerekmektedir.)

  3. Partnerinizin HIV ya da HTLV pozitif olabileceğini düşünüyorsanız

  4. Partnerinizin Hepatit B taşıyıcısı olabileceğini düşünüyorsanız

  5. Partnerinizin Hepatit C taşıyıcısı olabileceğini düşünüyorsanız

  6. Partnerinizin hayatında cinsel ilişki için para ya da uyuşturucu aldığını düşünüyorsanız

  7. Partnerinizin hayatında vücuduna bir kez dahi olsa, çok eskiden olmuş dahi olsa, uyuşturucu ya da bodybuilding ilacı(steroid gibi) enjekte edildiyse

  8. Partnerinizin HIV/AIDS’ın yaygın olarak görüldüğü (Afrikadaki çoğu ülke) ülkelerde cinsel olarak aktif olduğunu düşünüyorsanız (İstisnalar vardır sormanız gerekir)

 

FİNLANDİYA: Due to the elevated risk of being infected with HIV, male-to-male sexual contact causes a 12-month obstacle to blood donation. Thus, a woman whose male partner has had sex with a man within the last 12 months cannot donate blood.

The selling and buying of sexual services prevents blood donation for 12 months.

A new sex partner (in a relationship between a man and a woman or two women) prevents blood donation for four months due to the risk of hepatitis and HIV infection. A sex partner refers to a person with whom you have had sexual intercourse or anal or oral sex.

Even though the use of condoms significantly reduces the risk of infection, it does not remove it entirely. This is why the use of condoms do not affect blood donation restrictions related to sexual contact.

57.png

Sadece tiroid için değil, kronik olan tüm hastalıklar için ilaç kullanımında yaklaşım şu şekilde olmalıdır. Son 4 hafta içerisinde ilacın dozu ve  etken maddesi değişmemiş olmalı ve hastalığı kontrol altında olmalıdır. Özellikle tedavisine yeni başlanan hastalardan şeker ilacı sıkıntı değil deyip kan almamak gerekir. Ben kronik hastalığı olan kişilere en son doktora gittiğinizde ilacınızın dozunu ya da adını değiştirdi mi diye soruyorum. Eğer değiştirdiyse son kontrolünüzde ilacınızın dozu ve adı değişmemesi gerekir diyorum. Zira etken maddenin ya da dozun değiştirilmesi hastalığın henüz kontrol altında olmadığının bir göstergesi benim için.

 

DSÖ REHBERİ: Kabul Edin: Benign tiroid bozukluk hastıkları(ötiroid oldukları sürece) kan verebilirler

  1. Asemptomatik Guatr

  2. Viral tiroidit öyküsü

  3. Otoimmun hipotiroidi

Reddedin:

  1. Tiroid hastalığı nedeniyle araştırma altındaysanız

  2. Hiper ya da hipotirodik iseniz (*Tiroid fonksiyon testleriniz normal değilse diyebiliriz)

  3. Malignant tiroid tümörü öyküsü varsa (Ayrıca malignant hastalıklara bakınız)

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. Graves hastalığına bağlı tirotoksikoz

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Eğer araştırma altındaysa

  2. Malignant ise

  3. Radioaktif iodine tedavisinin üstünden 6 aydan kısa süre geçtiyse

  4. Anti-tiroid tedavisinin durdurulmasının üstünden 24 aydan kısa süre geçtiyse

  5. Tiroid replasman tedavisi başlayalı 8 haftadan kısa süre olduysa

İsteğe Bağlı: Eğer stabil, idame tiroid replasman tedavisi(tiroksin) yapılıyorsa ve ilaç dozları son 4 hafta içinde değişmediyse kişi kan bağışlayabilir.

58.png

Sorunun başına invaziv koydum diye biliyordum ama koymamışım.

 

İNGİLTERE:   Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan veremezler

  1. Hamileler

  2. Doğumun ya da terminasyonun(abortus) üstünden 6 ay geçmeyenler

  3. Gebeliği malignant(invaziv) mol hidatiform ile sonuçlananlar

  4. Gebeliği non-malignant(non-invaziv) mol hidatiform ile sonuçlanan ve sonucunda tedavisi ve takibi sürenler

İsteğe bağlı: Eğer gebelik 12. haftadan önce sonlandırıldıysa ve anlamlı bir kan kaybı olmadıysa takip sonlandırıldıktan ve metotreksat eğer alındıysa son dozun üstünden 7 gün geçtikten sonra Uzmanı eğer kabul ediyorsa kişi kan verebilir.

Ek Bilgi: Emziren anneler eğer doğumun üstünden 6 ay geçtiyse kan verebilirler. Hidatiform mole malignant olabilir. Eğer malignant ise tanıyı alan kadın bir daha kan veremez. Hidatiform mole ile ilgili diğer durumlarda tedavi ve takibin tamamlanması ve malignansi ihtimalinin dışlanması önemlidir.

 

Burada bir de emzirme ile ilgili kısa bilgi verelim.

 

Finlandiya: You cannot donate blood while breastfeeding. Pregnancy, giving birth and breastfeeding takes its toll on the iron resources of the mother and you always lose iron during blood donation. Therefore, donating blood is only possible after breastfeeding has ended. [Emzirme bitene kadar kan veremezsiniz]

DSÖ REHBERİ:  Kadın donörler gebelik boyunca ve gebeliğin bitiminden ya da bitirilmesinden 6 ay sonrasına kadar kan veremezler. Laktasyon(emzirme) boyunca kan veremezler.

ESTONYA: Emzirme bırakılana kadar kan bağışlayamaz.

ALMANYA: Emzirme bırakılana kadar kan bağışlayamaz

KANADA: Donors are temporarily ineligible to donate blood while pregnant. There is also a six-month waiting period after giving birth before the donor may be eligible to donate blood.Women who are breastfeeding are not eligible to donate blood during the first six months after giving birth.There is a six-week temporary ineligibility period for women who miscarry or terminate a pregnancy.

YENİ ZELLANDA: I am breast-feeding. Can I donate?

It is not advisable to donate blood while breast-feeding. Following childbirth, the deferral period is at least 9 months (as for pregnancy) and until 3 months after your baby is significantly weaned (i.e. getting most of his/her nutrition from solids or bottle feeding)

59.png

DSÖ REHBERİ: Reddedin:

  1. Alt Üriner Sistem Yolu enfeksiyonu olan kişiler: Tam iyileşme ve tedavinin tamamlanmasının üstünden 14 gün geçene kadar reddedin.

  2. Akut Nefrit gibi akut kendini limitleyen renal hastalıklardan sonra tam iyileşme ve renal fonksiyonların normale dönmesi beklenir. Bu durum tam iyileşmenin üstünden 5 yıla kadar red gerektirebilir.

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. Kronik renal hastalığı olanlar eğer durumu; sağlığını bozuyor, anemiye neden oluyorsa ya da kronik ya da rekürren bir enfeksiyon ile ilişkiliyse kalıcı olarak reddedin.

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Akut Glomerülonefrit: Tam iyileşmenin üstünden 12 ay geçtikten sonra kan verebilir.(herhangi bir tedavi ve uzman takibinden çıkarıldıktan sonra)

Amerikan Kızıl Hacı: Bilgi yok

İNGİLTERE:

1. Akut Nefrit (Piyelonefrit, Akut Tubuler İnterstisyel Nefrit ve Glomerülonefrit)

Zorunluluk: Eğer bir uzman tarafından inceleme altındaysa ya da tedavi görüyorsa kişi kan bağışlayamaz.

İsteğe bağlı: Eğer kişi kendini tamamen iyi hissediyorsa herhangi bir tedavi almıyorsa ve takipten çıkarıldıysa kişi kan bağışlayabilir.

2. Kronik Nefrit: Kişi kan bağışlayamaz.

3. Enfeksiyon: Enfeksiyon başlığına bakınız.

4. Böbrek Yetmezliği

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan veremezler

  1. Diyalize ihtiyaç duyan böbrek hastalığı

  2. Hemoglobin düzeyini yükseltme amacıyla eritropoetin ya da benzeri ilaçlar kullananlar

  3. Aktif araştırma altında olanlar veya böbrek yetmezliği nedeniyle takip altında olanlar ya da kardiyovasküler komplikasyonu olanlar

  4. Böbrek transplantı olanlar

İsteğe Bağlı: Eğer böbrek transplantı depolanmamış otolog organ ise kişi kan bağışlayabilir.

5. Polikistik Böbrek Hastalığı: Polikistik böbrek hastalığı tek başına bağışa engel değildir. Eğer kişinin başka bir sağlık problemi yoksa ve kendini iyi hissediyorsa kişi kan bağışı yapabilir.

6. Renal Kolik ve Böbrek Mesane Taşları: Herhangi bir semptomunuz yoksa, bütün araştırmalar tamamlanmış ve sonucunu aldıysanız ve böbek taşı ile ilgili bir enfeksiyon işaretiniz yoksa verebilirsiniz.

7. İnterstisyel Sistit:

Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan veremezler

  1. Araştırma altında olanlar

  2. Bağışı engelleyici bir hastalık ya da durumla ilişkisi olması

  3. Son 7 gün içinde kataterizasyona ihtiyaç duyanlar

  4. İlişkili herhangi bir semptomu olanlar

  5. Pentosan polysulfate sodium (Elmiron) ile tedavi altında olanlar

  6. Sertifikasız bir kurumdan Botulinium enjeksiyonu alanlar

 

FİNLANDİYA: Short-term renal failure (e.g. in connection with epidemic nephropathy) temporarily prevents blood donation. In these cases, blood may be donated six months after the end of related symptoms and treatments.You may not donate blood if you have had a kidney removed due to a disease or if you suffer from renal failure. Nephritis or pyelitis causes a three-month obstacle to donation.

MSKCC: Accept if resolved and kidney function is normal. Permanent deferral for chronic renal disease

 

TRANSPLANTASYON HAKKINDA

DSÖ REHBERİ:  Reddedin:

1) Allojenik doku nakli yapılan bireyler 12 ay geçtikten sonra kan verebilirler.

Kalıcı olarak reddedin:

a) Kök hücre ya da organ nakli alıcıları

b) 1980 yılından sonra vCJD'nin riskli olarak tanımlandığı ülkelerde yapılan ya da riskli ülke kaynaklı allojenik hücre ya da doku nakli alıcısı

c) Dura Mater Graftı

d) Kornea transplantasyonu

e) Xenograft

f) İnsan dışı organ perfüzyonu

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Xenotransplantasyon geçirenler kalıcı olarak kan veremezler. İnsan kaynaklı doku ya da hücre transplantasyonunun üstünden 6 ay geçtikten sonra kan bağışlanabilir. (Eğer Hepatit C için bir Nat testi sonucu varsa süre 4 aya iner)

AMERİKAN KIZIL HACI:  Bir başka insandan herhangi bir organ nakli alan kişiler 12 ay geçtikten sonra kan verebilirler. Dura Mateer nakli olduysanız CJD riskinden dolayı hiç bir zaman kan veremezsiniz.

İNGİLTERE:   Kan veremeyecek durumlar:

1. Herhangi bir zamanda

a)İmmunsupresyona ihtiyaç duyduysa

b)Dura Mater transplantı olduysa

c) Depolanmış otolog doku, matrix implantı ya da organ transplantı olduysa (IVF tedavisi bu kategoriye dail değildir)

d) Oküler doku transplantı olduysa

e) Xenotransplant olduysa

2- 1 Ocak 1980'den sonra allojenik insan doku ya da organ nakli yapılan kişiler kan veremezler.

İsteğe bağlıi:

a) Eğer 1 Ocak 1980'den önce allojenik doku ya da organ nakli olduysanız ve yukarıda listelenen maddelere girmiyorsanız kan verebilirsiniz.

b) Herhangi bir zamanda depolanmamış(taze denmek istiyor herhalde) otolog doku ya da organ transplantasyonu olanlar kan verebilir.

c) Kişi, hücresel olmayan insan dışı matrix graftı aldıysa kan verebilir.

d) İnsan yumurtası, spermi ya da embriyo alınması bağışa engel değildir.

 

FİNLANDİYA: Because an organ transplant and medication related to it cause the immune system to weaken, donating blood is not allowed.A tissue or cell transplant (e.g. a bone or skin graft) from another person prevents you from donating blood for four months.

However, if your own tissue is used as a graft (e.g. a tendon, bone or skin graft), this does not cause a separate obstacle to donation. The duration of the donation obstacle is assessed case-specifically based on the surgical treatment.

KANADA: Wait 12 months after receiving any type of tissue transplant from another person. If you ever received a dura mater (brain covering) transplant, you are not eligible to donate. This requirement is related to concerns about the brain disease, Creutzfeld-Jacob Disease (CJD).

If you received a tissue graft from one area of your body to another, you are eligible once fully recovered.

Kişininn böbrek yetmezliği öyküsü olduğundan dolayı kalıcı red.

60.png

Bu sorunun net olarak cevabını ben de bilmiyorum. Akut Böbrek Yetmezliğine neden olan sebeplerin çoğu zaten kalıcı red gerektiriyor. Eğer toksitiseye bağlı geliştiyse 5 sene geçtikten sonra takipten çıkarıldıysa bana kalırsa kan alınabilir ama dediğim gibi direkt sorunun cevabı olacak bir kaynak bulamadım.

61.png

Viral Hemorajik Ateşli Hastalıklar:

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Etkilenen bireyler kan bağışlayamazlar.

  2. Endemik bölgeye ziyaretin üstünden 6 aydan kısa süre geçenler

  3. Etkilenen bireyle temasın üstünden 6 aydan kısa süre geçenler

İsteğe Bağlı: Eğer son temasın üstünden 6 aydan uzun süre geçtiyse, araştırmalar tamamlanmışsa ya da endemik bölgeden ülkeye dönüşün üstünden 6 aydan uzun süre geçtiyse kişi kan bağışlayabilir.

Yönlendirmeler: Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, Ebola Enfeksiyonu, Ebola ile Temas, Marburg Ateşi - Enfeksiyon,

CDC(ABD): Indefinite deferral of a donor with a history of Ebola virus infection or disease. [https://goo.gl/YBzQfp]

 

Öykü veren kişiler kan bağışı yapamazlar.

62.png

Kronik bronşiti olan her hastada az da olsa amfizem, amfizemi olan her hastada az da olsa kronik bronşiti olduğu saptandığından son 20-25 yıldır bu iki hastalık birleştirilerek KOAH (Kronik obstrüktif akciğer hastalığı) adıyla adlandırılmaya başlanmıştır. Ancak bazı KOAH hastalarında amfizem bazılarında ise kronik bronşit daha ön plandadır. [http://www.toraks.org.tr/halk/News.aspx?detail=2772]

TÜRKİYE: Ciddi kronik bronşit belirtileri taşıyan kişiler kan bağışı yapamazlar.

Amfizem: Kalıcı Red

DSÖ REHBERİ:  Kabul Edin:

  1. İdame doz ile non steroid ya da inhale steroid tedavi ile astım hastalığı asemptomatik olan kişileri

Reddedin:

  1. Akut Astım Atağı Olanları(Astım Alevlenmesinden) tam iyileşmenin üstünden 14 gün geçene kadar reddedin

  2. Oral ya da enjekte steroid kullanan astım hastaları tam iyileşme ve ilacın kesilmesinin üstünden 14 gün geçene kadar reddedin.

  3. Akut respiratuvar hastalıklar (bronşit gibi) tam iyileşme ve tedavinin bitimininin üstünden 14 gün geçene kadar reddedin

Kalıcı Olarak Reddedin:

  1. İstirahat halinde nefes darlığı çekenler ve az fiziksel aktivite ile siyanoze olanlar

  2. Şiddetli obstrüktif havayolu hastalıkları(buna uzun süreli oral steroid tedavisi görmek zorunda kalanlar dahil)

  3. Kronik ya da tekrarlayıcı respiratuvar enfeksiyonu olanlar

Yönlendirmeler: Bronşit,

AVRUPA BİRLİĞİ REHBERİ: Ağır kronik bronşit semptomları olanlar bağışcı olarak kabul edilmemelidir.

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Minumum eforla nefesssiz kalanlar

  2. Akut ya da kronik enfeksiyonu olanlar (bronşektazi dahil)

  3. Kistik fibrozisi olanlar

Ek Bilgi: Eğer potansiyel donör minimal eforla nefessiz kalıyorsa (örnek vermek gerekirse merdiven çıkarken) kişi kan bağış yaptığında kanındaki oksijen toplam seviyesi düştüğünden kendini kötü hissedecektir.

İNGİLTERE:  Kronik bronşitiniz varsa kan bağışlayamazsınız. Akut bronşitten sonra tedavi ve tam iyileşmeden sonra en az 14 gün geçmesi gerekir. Antibiyotik aldıysanız son haptan sonra en az 7 gün geçmesi gerekir.

 

Yahoo answers’da sorulan KOAH’ım varken plazma neden bağışlayamıyorum adlı soruya cevaben:

During plasmapheresis, approximately 100 ml of whole blood is outside the body at any time during the collection (collection line, centrifuge, return line, etc.). In many patients with COPD, even this small amount of red cells (approximately 40-60 ML) may not be tolerated, potentially leading to short and long term complications. Additionally, most COPD patients have an elevated hematocrit (> 55%), as the body attempts to maintain oxygen delivery to tissue in a clinical setting of decreased oxygenation of red cells in the lungs. Elevated hematocrits may prevent proper separation during centrifugation, leading to red cell "spillover" and contamination of the plasma with the rbc's.

 

Remember, the safety of the donor is more important than the plasma product. While you may have mild COPD, and would have no adverse effects, it is best to fall on the side of caution.

HOLLANDA:Acute: You may donate blood if you have been symptom-free for at least 2 weeks and have not used antibiotics for at least 2 weeks.

Chronic: (COPD) You may donate blood if your general physical condition is good. If your condition worsens temporarily and/or you develop a respiratory tract infection, you may not donate blood until you are symptom-free for at least 2 weeks. If you have been prescribed antibiotics, you need to wait for 2 weeks after taking the last tablet before giving blood. If you used corticosteroids in tablet form (such as prednisolone), you need to wait for 1 week after taking the last tablet.

FİNLANDİYA:Chronic bronchitis and chronic obstructive pulmonary disease (COPD) are not an obstacle to donating blood, as long as they are symptom-free. These diseases are progressive by nature, so if therapeutic medication for the lungs are needed, blood donation is no longer possible.

KOAH’I olan kişilerden eğer başlangıç evresi değilse donör sağlığını riske atma ihtimalinden dolayı kan almıyorum.

63.png

DSÖ REHBERİ: Esansiyel trombositemi, polistemia rubra vera ve paroksismal nocturnal hemoglobinüri gibi klonal hematolojik bozukluklar kalıcı olarak kan veremezler.

İNGİLTERE: Zorunluluk: Aşağıdaki kişiler kan bağışlayamazlar:

  1. Malignant ise

  2. Klonal bozukluk ise (primer polistemi(rubra vera), esansiyel trombositoz ya da önemi bilinmeyen monoklonal gamopati gibi)

İsteğe Bağlı:

  1. Eğer uzman doktor polistemiyi araştırmış fakat sonucunda Polisitemia Rubra Vera tanısı koymamışsa, kişi herhangi bir tedavi almıyorsa ve gelecekte yeni bir inceleme(araştırma) planlamamışsa kişi kan bağışlayabilir

  2. Eğer uzman doktor trombosıtemiyi araştırmış fakat sonucunda Esansiyel Trombositoz  tanısı koymamışsa, kişi herhangi bir tedavi almıyorsa ve gelecekte yeni bir inceleme(araştırma) planlamamışsa kişi kan bağışlayabilir

Ek Bilgi: Klonal bozukluklar tek hücrenin profilerasyonun bir sonucudur. Klonal bozuklukların malignanta dönüşme potansiyeli olduklarından dolayı malignensi gibi tedavi edilirler.

Hiç bir zaman kan bağışlayamaz.

64.png

TÜRKİYE: HIV yönünden riskli bölgelerde 6 aydan uzun süre yaşamış kişiler​: Kalıcı Red

ALMANYA: After a stay of more than 6 months in HBV, HCV, HIV or HTLV endemic areas (eg the Caribbean, Africa south of the Sahara, Southeast Asia, South America): 4-month donation break.

 

HIV’in literatürde bulabildiğim en uzun pencere dönemi 6 ay olarak yazılmış. Normal şartlar altında 3-12 hafta içinde pozitiflik verdiğini biliyoruz. NAT ile 7-28 gün arasına düşürmüş durumdayız. Bana kalırsa kalıcı red verilmesinin hiç bir anlamı yok. Fakat HIV yönünden riskli bölgede 6 aydan uzun süre yaşadığı için şu anki şartlara göre kan veremez.

65.png

Bu da bir donörle yaşadığım durum sonrası eklenmiş bir soru. Ekip doktoru arkadaş kimdi bilmiyorum, donör bu konuda yalan da söylemiş olabilir fakat kendisinin aktardığı şu şekildeydi. Geçen kan vermeye geldim. Bebeğim doğduğunda sarılığı olmuştu dedim kan almadılar. Kişinin 12 bağışı vardı ve Geçici Şartlı Red verilmişti. Doktor test istedi diye kimse kızabilir mi kızamaz. Fakat bu tip durumlarda önceki bağış sayısına verdiği öyküye bakıp hareket etmek lazım diye düşünüyorum. Sorudaki kişi %99 ihtimalle yeni doğan sarılığından bahsediyor. Bu kişiyi reddetmek uygun olmaz diye düşünüyorum.

66.png

Benign prostat hipertrofisi ve saç çıkartıcı olarak kullanılan bir ilaçtır. Erkek fetusün dış genital organlarında anomalilere yol açan kuvvetli teratojen bir ilaçtır. İlacı kullanan bağışçılardan son dozun kullanımından 1 ay sonra kan alınabilir.

 Sorular Bitti.

Rehberin cevap veremediği, sahada doktorları zor durumda bırakan yüzlerce soru daha hazırlayabilirim. Soruların cevapları arasındaki farklılık hiç bir ekip doktorunun suçu değildir. Çağa yakışmayan, güncellenmemekte ısrar edilen red kriterlerinden dolayıdır.

 

Şimdi bana gönderdikleri resmi yazıdan bir kuple daha bırakalım ve değerlendirme sonuç kısmına geçelim.

 

“Yasa gereği kan hizmet birimlerinde hekimler istihdam edilmektedir. Kan bağış merkezlerinde çalışan bir hekimin ana sorumluluğu, kan güvenliğini korumak amacı ile donörlerin değerlendirilmesi ve muayene edilmesi kan bağışı için uygun olanların seçilmesi diğerlerinin elenmesidir.

Bir hekim bu görevini yerine getirirken kanıta dayalı bilgiler çerçevesinde hareket eder. Konuyla ilgili gerek mevzuat gerekse rehberler ana çerçeveyi belirler. Bu çerçeve içinde kalmak kaydı ile değerlendirme hekimlik sanatı ile yapılır. Kan bağışlamak için başvuran her bireyin kendi sağlığı hakkında bildireceği binlerce farklı bilgi olabilir. Bu bilgi ve durumların tamamını çözüme kavuşturacak algoritmaların tanımlanması pratikte mümkün değildir. İşte bu noktada hekimlik sanatı devreye girer; hekim kanıta dayalı bilgiler çerçevesinde donörün durumunu bir süzgeçten geçirir ve kararını verir. Bu sadece kan bankacılığında değil tıbbın her branşında karşılaşılan bir durumdur.

Kan bağış merkezinde çalışan bir hekim kan bağışçısını değerlendirirken iki kutup arasında doğru bir noktayı bulmak zorundadır: Negatif kutup donörün elenmesi gerektiğini söyler, eğer bir hekim bu kutuba yaklaşırsa başvuran hiçbir birey kan bağışçısı olarak kabul edilemez, riski en aza indirmenin en garantili yolu herkesi elemektir, bu durum kuşkusuz kan bekleyen hastaların mağduriyetine neden olacaktır. Pozitif kutup başvuran bireylerden kan alınmasını söyler ki bu durumda beraberinde transfüzyon riskleri ve donorün karşılaşacağı riskler gelir. Bu iki kutup arasındaki denge hekimlik bilgi ve becerileriyle ve vicdan ile yakınen ilintilidir. Bu nedenle kan merkezlerinde hekimlere ihtiyacımız vardır.

Bir doktor “elimde sadece rehber var çaresizim” deme lüksüne ve hakkına sahip değildir; güncel bilgileri takip etmek ve tıbbi etik çerçevesinde mesleğini yürütmekle yükümlüdür.

Kuşkusuz kurumun ve bakanlığın hekimlerin mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmek ve desteklemek ile ilgili sorumlulukları vardır. Sertifikasyon programı bunlardan biridir. Ayrıca Kızılay olarak doktorlara yönelik hizmet içi eğitimler de gerçekleştirilmektedir.”

Sanırsınız ki beyin operasyonu yapıyoruz. Cümleye bakın çözüme kavuşturacak algoritmaların tanımlanması pratikte mümkün değilmiş. Nasıl mümkün değil yahu? İngiltere’de falan gayet mümkün. Adamlar her sene toplanıyor yeni kararlar alıyor, güncellemeler yapıyor. İnternetten herkes ulaşabiliyor. Aklınızda bir şey mi kaldı mail atıyorsunuz bir gün içinde cevap veriyorlar. Bu yazıyı yazan kim bilmiyorum ama kendisinin doktor olmadığını ya da direkt dışardan hiç Kızılay’da sahada çalışmadan hoop diye koltuğa oturtulduğunu düşünüyorum. Sahada çalışma geçmişi olan hiç kimse şöyle cümleler kurmaz diye düşünüyorum. 38 aydır Kızılay’da çalışıyorum hala Transfüzyon Eğitimini almadım. Kurum içi eğitim diye bahsettiğiniz eğitimlerde red kriterleri konusunda bana eğitim verebilecek doktorunuz yok. Bundan 2,5 sene önce şehir şehir dolaşıp gelen ....... Hoca yok 90’da şunu yaptık yok 95’de bunu yaptık yok ben şunu yaşadım yok ben bunu yaptım diye diye saatlerimi çaldı. Gürcistan 2016 yılında Malarya listesinden çıkarıldı diye tutturdu, erkek erkeğe cinsel ilişki tüm dünyada kalıcı red nedeni diye ısrar etti. İnternet sitesi yapacağız çok güzel olacak çalışmak isteyen var mı dedi? Varım dedim ama eğitimini değerlendirdiğim formu görünce aramaktan vazgeçti herhalde. Sahi ne oldu o site? Ben kendim tek başıma kurdum sizin site hala yok. Ekip Liderleri toplantısına gittim. Kongrede saçma sapan kumdan resim yapma videolar izlettiniz, Meş’i organizatörlerin nasıl kapattığını anlattınız, tarihi 2016 olan sunumlar yaptınız ve daha bir sürü gereksiz konu.

Tüm iyi niyetimi yerle yeksan ettiniz. Güzelce uyardım dinlemediniz, resmi yazı yazdım sallamadınız, bir daha resmi yazı yazdım yine sallamadınız. Genel Müdüre anlattım o da sallamadı. Bireysel olarak yönetici olarak bildiğim kimi görsem güzel bir üslupla anlattım yine geçiştirdiniz. Saatlerce oturdum rehberleri çevirdim bakın çevirdim oradan bakıp bari düzeltin dedim yine düzeltmediniz. ekip liderleri toplantısında herkesin içinde birincil önceliğiniz bu olmalı diye uyardım, bir sürü şey anlattım salon alkış tufan koptu siz yine umursamadınız. Baktım iş yapacağınız yok blöf atayım dedim. Şimdiye kadar literatürde teratojenik ilaçların transfüzyon sonrası kanıtlanmış bir etkisi olmadığını bilmeme rağmen insanların çocuğu ölebilir tarzında bir yazı yazdım, Dikkatinizi o zaman çekerim dedim. Bizle alakası yok. Sağlık Bakanlığı dediniz. Nerede Sağlık Bakanlığına gönderdiğiniz yazı dedim saçma sapan 2 maddelik bir yazı gönderdiniz. Çocuğa anlatır gibi anlattım yine anlamadınız. Alın beni Ankara’ya düzelteyim, durum acil dedim önerilerini dikkate alıyoruz yaptınız. Sonra da bana resmi yazıyla ileride bir gün odam olursa çerçeveleteceğim yazıyı gönderdiniz. Büyük ihtimalle korkacağımı sandınız ama Sonuçlar yukarıda sizin hazırladığınız ve güncellemediğiniz red kriterleri yüzünden sahadaki doktorlar her gün sıkıntı yaşıyor, her gün yüzlerce kişinin hayatı tehlikeye atılıyor. Güzelce çözecektik kafanız basmadı şimdi tüm bu rezaleti bütün doktorlarınız biliyor ve sizlere attığım bütün maillerimden iyi niyetimi anlamış olmanız gerekirken beni bu çirkin yola soktunuz. Şimdi bu yolla bu işi çözeceksiniz. Tek sorumlusu sizsiniz, bundan kaçamazsınız. Hodri meydan bana haksızsın diyorsanız rehberi güncellememe kararınızın arkasında durmaya devam edin ve tazminatımı verip sözleşmemi feshedin. Atatürk’ün sevdiğim bir paragrafını ekleyip değerlendirme ve sonuça geçeyim

“Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin”  

 

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

 

1- Bir hafta içerisinde ...... Bey’in arayıp bahsettiği red kriterleri güncelleme toplantısı yapılacak. Komisyonda ben de yer alacağım. Bu komisyonda bir önceki rehberin red kriterlerinde çizgisi olan hiç kimse olmayacak. Mümkünse o komisyonun başkanı ve rehberin editörü ben olacağım.

2- Bu komisyon her sene toplanıp Dünya’daki gelişmeleri değerlendirip doktorları bilgilendirecek.

3- Red kriterlerini de içeren herkesin kolayca ulaşabileceği bir internet sitesi kurulacak.

4- Malarya-Antikor testi ihalesi hazırlanacak.

5- Rehberin diğer kısımlarını bilmem ama red kriterlerinde en ufak çiziği kimin varsa benden en ufak saygı beklemesin.

6- Hadi bakalım daha ne kadar süre daha güncellemeyeceğiz deyip halk sağlığını tehdit etmeye devam edeceksiniz?

 

Bu kadar vurdumduymaz ve rahatça akıldan uzaklaşabilmenizin sebebinin arkanızdaki sınırsız güç olduğunu bilecek kadar Türkiye’de çok yaşadım. Test sonuçları ve anket bellidir.  Malarya listesinde yaptıklarınızı, Asitretin ve anti-tiroidleri ilaç listesine almayışınızı Avrupa Birliğinden, WHO’ya, Avrupa’daki tüm Kızılhaçlardan, Avustralya’ya kadar herkese anlatmaya çalıştım. Bu rehberi düzeltmemekte ısrar ederseniz, ortalığı ayağa kaldırmak için elimden geleni yapacağım. Tehdit etmiyor yapacaklarımı söylüyorum çünkü başka bir dilden anlamıyorsunuz. 1 hafta içerisinde eğer bahsettiğim kurulun toplanacağına dair yazı gelmezse önce Bimer’e yazı yazacağım ardından Sağlık Bakanlığına gideceğim. Evet elinizdeki ve arkanızdaki güçten dolayı  düşünmem gereken bir çocuğum ve karım olduğundan kamuoyu ile şu an paylaşamayacağım ama bir gün tarih bu yaşananları yazacak. Bir de kamuoyu duyarsa dava açarız demeden önce bu işten kimin zararlı çıkacağı konusunda hukuk biriminizle bir konuşmanızı tavsiye ederim zira benim konuştuğum tüm hakim ve avukat donörler beni haklı buluyorlar. Kan Hizmetlerinde bulunan yöneticilerin bir çoğuyla kısa süreli de olsa sohbetim bulundu. Kötü karar ve yönetimlerine rağmen o koltuklarda oturup tehlikenin farkında olmayışınızı, vurdumduymazlıklarını üzüntüyle yıllardır izliyorum. Aranızda en zeki olarak gördüğüm .......’e madalya takıp en başa getireceğinize arka plana attınız. Olayın aslına dair bilgim yok ama ben insanları tanırım. Çoluğunu çocuğunu bırakıp il il gezip yıllardır hedef tutturmayan illere hedef tutturan yönetici kendi isteğiyle bu işleri bırakmaz. Şimdi hemşiresine lavabo sildiren, personelin mesaisini yasa, kural dinlemeden gasp eden yöneticilerden medet umuyorsunuz. Ama bu devran dönecek. O devran döndüğünde sizden sonraki gelen yöneticiler yaptıklarınıza hayret edecek. Velev ki dönmesin ben görevimi yapmanın verdiği gururu ömrümün sonuna kadar her zaman taşıyacağım.

 

Dediğim gibi topla tüfekle gelin. Ama geldiğinizde Malarya protokolünden hiçbir bilimsel veri olmadan nasıl çıktığınızı, bu listeye mutlaka bulunması gereken ülkeleri koymayışınızı, ne WNV ne tropikal virüs endemik haritasına dair hiç bir şey bulunmayan rehberinizi, doktorlarınıza adam gibi hiç bir eğitim vermeyip profesör düzeyinde bilgi beklediğinizi, bağışı etkileyen ilaç listesi verip buraya en başta konulması gereken ilacı koymayışınızı, savunma olarak da 5 dakika aralıksız gülmeme yol açan “Rehberin hiç bir yerinde asitretin içenden kan alınır yazmıyor” deyişinizi, rehberin red kriterleri berbat  hazırlandığından dolayı her doktorun sizin yüzünüzden kendince farklı uygulamalar geliştirdiğini, tüm gelişmiş ülkelerdeki kan alma birimleri adam gibi çalışıp insanlığa katkıda bulunmak için uğraşırken saçma sapan kongrelere sponsor olup 5 yıldızlı otellerde kalışınızı, 1960 model otobüslerde, sidik kokusu dolan çadırlarınızda nasıl kan aldığınızı da anlatın.

Son olarak meslek hayatında geçirdiğim şu 5 yılda yaşadıklarım sonucunda hayatımdaki artık tek hedefim oğlumun bu ülkede yaşamamasıdır. İsterseniz kovun, isterseniz dava açın. Yaşadıklarımı sokaktaki çocuğa anlatsam dahi beni haklı bulacaktır.  

En son olarak günlerdir uykusuz kalıyorum. Yine saati 7 ettim. Yazıyı kontrol edebilecek gücüm kalmadı. O yüzden tüm imla, anlatım bozuklukları ve İngilizce kalan yazılar için okuyan herkesten bir kez daha özür diliyorum.

 

Sevgilerle

Dr. Muhsin Güllü

YUKARIDA YAZILI OLAN METİN, TARAFIMA SORMADAN HERHANGİ BİR YERDE PAYLAŞILAMAZ, REFERE EDİLEMEZ.

bottom of page